23 Ekim 2014 Perşembe

İkili sarmalın ve zincirlerinin sağ ve sol vucud yarılarındaki hücrelerde birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi yerleşimi ve ZIT YÖNLÜ HAFİF ASİMETRİK İKİLİLİK bilinmeyen bir doğa ve Evren kanunu olmalı

                                                             dailyknowledge.com (2024)

                   

                                                                   

               DNA zincirleri ve Sol elli amino asitler sağ ve sol vucut yarılarındaki hücrelerde ,birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi yerleşmiş olmalı.(şekil dailyknowledge.com. dan değiştirilerek yapıldı)(2024 de eklendi)

 

 

"ZIT YÖNLÜ ASİMETRİK İKİLİLİK KANUNU" 



Fiziksel ve kimyasal benzerliği olan , sağ-sol yada aşağı -yukarı  ve  homokiral  asimetrik şekilde yapılanmış  canlı -cansız herşey bilinmeyen bir fizik kanuna göre meydana gelmiş olmalı.Bu kural atom altı parçacıklardan Evrene kadar hatta olası diğer Evrenlere kadar geçerlidir.Ben bu kanunu" ikili zıt yönlü tam simetrik olmamama"  kanunu olarak adlandırmalı diye düşünüyorum. 
                             


                                             SOL EL İÇ YÜZÜ             SOL EL DIŞ YÜZÜ
Sol el yukarıdan aşağıya  dışa 180 derece tersine  döndürülmüştür.Sağ ve Sol elimizdeki Aminoasitlerin ve proteinlerin dizilimi birbirlerinin ayna görüntüsü şeklinde olmalı.Ellerimiz kiraldir;aynada sağ elimizi sol elimiz olarak görürüz fakat sağ eldir.Leading zincirin ayna görüntüsünün tersi lagging stran dir ,kiraldirler fakat asimetriktirler .Tıpkı sağ ve sol ellerimiz gibi.Canlılarda tüm aminoasitler sol ellidir.Doğanın neden hep sol elli amino asitleri kullandığı bilinmemektedir.DNA zincirleri  ve helix vucudun sağ ve solundaki hücrelerde birbirlerinin ayna görüntüsünün  tersi şeklinde konumlanmış olmalı.Yani (5'-3') -(3'-5') diğer vucut yarısında (3'-5')-(5'-3')şeklinde lokalizedir.Bu konumlanma sayesinde hep leading zincir kalıp olarak protein sentezinde .Kopyalamanın ters yönde 180 derecelik açıda sağ elli leading zinciri kopyalanması,sol elli aminoasitleri oluşturur.Vucudun her ikin yarısındaki hücrelerde ikili sarmalın ayna görüntüsünün tersi yapılanması hep leading zincirin kalıp olarak kullanılmasını sağlamakta.DNA nın sağ ve sol vucud yarılarındaki hücrelerde ayna görüntüsünün tersi yapılanması bir canlılık yazılımı yada gizemi olmalı



                               
Resimdeki her iki elde sol eldir.Her iki elde birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi şeklindedir yine sol el veya sol ellidir.Fakat biz sol eli konumlanması nedeniyle sağ el gibi algılarız. 

DNA zincirleri birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi şeklindedir, asimetriktirler ve anti- parelel homokiral  konumlanmıştır. DNA sağ-ellidir(right-handed).Bir sağ eldiven her konumda sağ ellidir ve yapısını bozmadan değişmesi mümkün değildir.Sağ elimizi aynada sol elimiz olarak görürüz fakat sağ el yapılanmasında bir değişiklik yoktur.DNA zincirlerinin ayna görüntüsünün tersi yapılanması " sağ ellilik-right handed"formasyonunu sağlamakta.DNA sarmalıda  vucudun sağ ve sol yarılarındaki hücrelerde ayna görüntüsünün tersi formunda yerleşmesi ,tüm amino asitlerin sol elli(left-handed) oluşumunu sağlar.




                                                           
                                     



İkilik kanunu, aynı kütle  içindeki  sağ-sol yarılar(insan vucudunun tam ortadan ikiye ayrıldığını varsayarak) kuzey-güney (Dünyanın kutupları)ve alt -üst oluşumların tek bir varlık olarak yapılanmalarınıda içermeli.

Bir atomun yapısı ile Güneş sisteminin hatta galaksi  ve evren  yapılanması arasında  büyük benzerlik olmalı. Hücre bazında bir bakteri ile insan arasında DNA yapılanmasına göre bir fark olmadığını düşünüyorum.(Bak sağ-sol asimetrisi bir doğa kanunu olabilir.DNA zincirleri ve birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi şeklide yerleşmiş gözüküyor.Yine ikili sarmal da vucudun sağ ve sol yarsındaki hücre çekirdeklerinde birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi şeklinde yerleşmiş olmalı.Bu yerleşim,vucudun sağındaki ve solundaki aynı genlerin biraz farklı işlevi nedeniyle sağ-sol asimetrisini  ve tüm amino asitlerin sol elli olmasını sağlayabilir.

Hücre çekirdeklerinde Leading stand (5'-3') ve lagging strand(3'-5')birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi şeklinde konumlanmıştır .Hücreler içindeki DNA sarmalı ve zincirleri ise ,vucudun sağında ki hücrelerde 5-3 (leading strand) 3-5 (lagging strand) konumunda ise vucudun solundaki hücrelerde  3-5(lagging strand) 5-3(leading strand)konumun da olmalı.Yani ayna görüntüsünün tersi formasyonundadır. İkili sarmal (helix) vucudun bir yarısında diğerine göre 180 derece dönmüştür.Yani ayna görüntüsünün tersi şekline lokalize olmuştur. .başka bir deyişle ikili sarmal vuucdun sağ ve sol yraılerındaki hücrelerde birbirlerinin ayna görüntüsünün tersi şeklinde ,tam simetrik olmayan kiral bir formasyon içindedirler.

                                                             
                        İkiz Evrenler. Ayna görüntüsü şeklinde zıt yönlü kiral ve tam simetrik olmamalı  

 Hemen hemen herşey, madde -anti madde yada sağ yönlü(handed) -sol yönlü(elli)  yapılarak çift yaratılmış

 Bu özellikler ,Herşeyin Teorisi Kuramının(HŞK) temel parçalarından biri olmalı.E.Sayın














İnsan vucudunun tam ortadan ikiye ayrılırsa ,'Zıt yönlü asimetrik ikililik kanunu!nun bir canlıda yapılanması görülebilir.Vucudumuzun sağ ve sol yarıları tam simetrik değildir.Sağ ve sol ellerimiz birbirlerinin ayna görüntüsü şeklinde(handed-chiral) fakat tam simetrik değildirler.Evrende canlı-cansız tüm oluşumların insan vucunun yapılanmasına benzer yada yaklaşık olmalı.Canlı olabilmenin yada yaratılmanın temelindeki faktörlerden biride "zıt yönlü asimetrik ikililik" olabiAğaç ve diğer bitki ve sebzelerin fiziksel oluşumunda  "zıt yönlü asimetrik ikililik" var Bir mıknatısla Dünyanın magnetik alanında pek fark yoktur.Yani zıt yönlü ikililik burada da var.





Işıyan bir pulsarın magnetik alanında bile ikililik geçerli olmalı(Engin Sayın ,Kasım 2019)







   


Samanyolu ve Andromeda galaksileri benzer oluşumlar olarak nitelinebir.Yine galaksi ölçeğindede ' zıt yönlü asimetrik ikilik' var.Bu iki galaksi milyarlarca yıl sonra zıt yönlü oldukları için çarpışıp birleşecekler.




Karanlık madde ve karanlık enerji nasıl oluştu?


Bu sorunun yanıtı halen bilinmiyor.


Karanlık madde; Gözle görülmeyen ve  etkileşime girmeyen, varlığı yalnız diğer maddeler üzerindeki kütle çekimsel etkisi ile belirlenebilen maddelere denir. Karanlık maddele. İncelemeler, gök adalarda, gök ada gruplarında ve Evren'de, görülebilen maddelerden çok daha fazla karanlık madde olduğunu göstermektedir. 










Evrenin sadece %4'ünün doğrudan görülebilir maddelerden oluştuğu bilinmektedir.. Geri kalanın %22'sinin karanlık maddeden oluştuğu hesaplanmaktadır. Kalan %74'ünün ise everene dengeli bir şekilde yayılmış olan karanlık enerjiden oluştuğu kabul edilir.



Karanlık madde veya enerji henüz bulunamadı ancak kütle çekim etkisi nedeniyle varlıkları biliniyor."Mutlak simetrik" yada süper simetrik temel parçacıklardan meydana gelebilir.
  'Evrenin Atomun yapısından yada güneş sistemi ve galaksi yapılanmasından bir bir farkı olmayabilir.
O zaman devasa,akıl almaz büyüklükte  bir karadelik Evrenin merkezinde yer alabilir;tıpkı Atomun çekirdeği yada galaksilerin merkezindeki karadeliklerde olduğu gibi.Bu büyüklükte bir karadeliğin kütle çekimini Evrenin her yerinde hissedilebilir .Karanlık enerji olmayabilir onun yerine devasa bir karadelik olabilir sanıyorum)Egin Sayın 31-10 2019









Gördüğümüz,bildiğimiz Evren





Başka bir deyişle;bizim gördüğümüz tüm evrendeki galaksiler ve diğer oluşumlar Evrenin sadece yüzde dördünü meydana getiriyor.


Büyük patlamadan 380 000 yıl sonra, hem madde ve hem karşı maddeler oluştuğu bilinmekte.Bu iki madde birbirini yok etti ancak madde bu savaştan galip çıktı.Yani şu an Evrende gördüğümüz herşey bu maddedir.


Karanlık madde ve Enerjinin varlığı bilinmekte fakat nasıl oluştuğu konusunda herhangi bir bilimsel görüş ve teori yoktur.Karanlık madde gökadaları sabit tutarken,karanlık enerji zıt etki gösterek ayırmaya çalışıyor.



Full-sky image derived from nine years' WMAP data

Evrenin merkezinde  yada bir yerinde kütle yoğunluğu akıl almaz büyüklükte bir çok karadeliğin birleşmesiyle oluşmuş süper üstü limit büyüklüğe ulaşmış bir  bir kara delik olabilir. Bu karadelik karanlık maddenin kütle çekim  etkisine katkıda bulunabilir.

Evreni huni şeklinde düşünürsek bu huninin ucunda bu devasa kara delik olmalı.















İkili Evrenlerde birbirlerinin ayna görüntüsü şeklinde ve tam simetrik olmamalı. Tıpkı sağ ve sol ellerimiz gibi













İkili Evren modeli. İkiz Evrenler ve kara delikleri. Tam simetrik değildirler  ve zıt yönlüdürler.





Evrenler birbirlerinin ayna görüntüsü şeklinde olmalı fakat aynadaki gibi tam simetrik değildirler büyüklükleri ve kütleleri arasında biraz farklılık olmalı ..Sağ elimizi aynada sol elimizi kaldırmış gibi görürüz.İkilik kanununa göre sağ yönlü bir Evren varsa sol yönlü bir Evren de vardır ve onun tam simetrik olmayan eşidir.Bu  iki benzer Evren de tıpkı galaksiler ve yıldızlar gibi ölürler ve yeniden doğuyor olmalılar..
İki süper üstü büyüklükte zıt yönlü karadelik çarpışması sonucu BING_BANG olabilir.Bu çarpışma sonucu oluşan akıl almaz büyüklükteki Enerjiden yeni Evren yada ikiz asimetrik zıt yönlü Evrenler olulabilir.







Evrende, karanlık madde ve karanlık enerjinin tahmini dağılımı.








Her şeyin kuramı (HŞK), bilinen tüm fizik olaylarını  bağlayan, onları tümüyle açıklamaya çalışan bir kuramdır. Fizikteki dört temel kuvveti ve bunların birbirleriyle olan ilişkisini açıklar.(Kuvvetli etkileşim, elektromanyetik etkileşim, zayıf etkileşim ve kütle çekim etkileşimi)


CMS Higgs-event.jpg


Standart model





Herşeyin teorisine dair yazdığım makalede şöyle demiştim:"Atom ve atom altı parçacıklardan galaksi ve Evrene kadar;canlılar da dahil; her şeyin oluşumunun temelinde sağ ve sol asimetrik- benzer yapılaşma  " yatmaktadır diye yazmıştım.Bizim evrenimizinde bir partneri olabilir.İki huniyi uç -uca getirirsek ikili Evren yapısına benzer.

(Bak;Sağ-sol asimetrisi bir doğa kanunu olabilirmi ve sağ-sol asimetrisi ve herşeyin teorisi)


Helium atom ground state.


Helyum Atomu:sağ-sol ve üst alt.(Benzer yapı ve aynı atomlar arasında çok az asimetri olmalı)





Şimdiki görüş ve kabule göre;büyük patlamadan sonra oluşan madde-karşı madde birbirini yok etmiştir.


Three colored balls (symbolizing quarks) connected pairwise by springs (symbolizing gluons), all inside a gray circle (symbolizing a proton). The colors of the balls are red, green, and blue, to parallel each quark's color charge. The red and blue balls are labeled "u" (for "up" quark) and the green one is labeled "d" (for "down" quark).        


Proton(İki yukarı bir aşağı kuark)           Nötron(İki aşağı bir yukarı kuark)


(Protonu sağ-Nötronu sol olarak düşünebilirsiniz.Benzerlik var fakat tam simetri yok yani asimetrik yapı var.İkili benzer fakat asimetrik yapılanma Atom altı parçacıklardan ,Galaksi ve Evrene kadar canlı-cansız her ikili oluşumda geçerli olmalı(Duality law-ikilik yada ikililik kanunu)






Madde ve karşıt madde  sağ elli ve sol elli yada benzer hafif asimetrik  madde diye tanımlanabilir..Bu iki madde birbirlerin yok etmediğini  ,nötralize ettiğini düşünüyorum.Karanlık maddeyi ve karanlık enerjiyi oluşturabilirler..Kabul edilen ve geçerli görüş yok etmiş olduğudur.

Sağ elli madde(normal madde)nin fazlalığı ,bugünkü Evreni oluşturmuş olmalı.Yani sağ yönlü madde ,sol yönlü  maddeden yüzde dört dolayında fazla idi;%96 sı sol elli madde ile nötralize oldu. Nötralize olan kısmın, "mutlak simetrik temel parçacıklardan"oluşabilir ve onun için görülemiyor olabilir. i

Einsteinin ünlü E=mc2 formülünde,ışık hızından daha fazlası; C2=E/M  olacağından ve bu kadar büyük Enerji olamayacağından,ışık hızından daha fazlası mümkün değildir Fakat fizik kurallarına uymayan Karanlık madde ve Karanlık Enerjiyi bilmiyoruz.İki süper üstü hatta  iki nötron yıldızının çarpışmasından doğacak  devasa enerji de bilinen fizik kuralları işlemez sanırım.Sonsuz derece büyük denilebilecek bu Enerji kaynaklarının ışık hızının karesi büyüklükte hatta fazlasına ulaşması olasıdır.?



Engin Sayın 24-10-2014 Bodrum)



PS:Her türlü düşünce bizi çıldırtsa bile , sahibi ile mezara gitmemeli.Özgürce söylenmeli ,yazılmalı."Dünya yuvarlak ve dönüyor diyen Galileo'yu hapse attık,Bruno'yu biz insanlar yaktık." Unutmamalıyız.



--------------------------------------------------------------------------------------------

Çoklu evrenler ve Everett yorumu

Güneç Kıyak

Beynimizin çalışma biçimini oluşturan klasik algoritma, Kuantum Kuramı'nı anlamamızın önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Öte yandan bu kuramın kaynağının da insan aklı olduğunu unutmayalım...

Çoklu evrenler içinde bir evrende olduğunuzu hayal edin: Bu evrende bu yazıyı okuduğunuz sırada başka bir evrende annenize mektup yazıyor olabilirsiniz; bir başkasında öğretmen iseniz bir diğerinde belki de hekimsinizdir. Hatta bazılarında hiç yoksunuzdur. 

Kuantum çoklu evrenler modeline göre bunlar mümkün.

Olur mu öyle şey, diyecek olursanız hemen hatırlatayım: Ciddi bilim insanları neredeyse yüz yıldır bunları tartışıyor.

Biliyorsunuz, kuantum mekaniği olasılıklar üzerinde kurulu. Rastgele kuantum süreçlerinin evreni birden fazla kopyaya böldüğü ve sonsuz sayıda olasılığa sahip sonsuz sayıda evren olabileceğini söylüyorlar. 

Gerçeklik algısı

Kuantum Kuramı, atomlar ve onları oluşturan temel parçacıklar gibi çok küçük nesnelerin davranışlarını açıklayan en başarılı kuram. Bu kuram, ışık ve maddenin etkileşim şekline kadar mikro dünyada her tür etkileşimi büyük bir doğrulukla tanımlayabilmesine karşın bizim onu tam olarak anlayabildiğimiz söylenemez.

Beynimizin çalışma biçimini oluşturan klasik algoritma, Kuantum Kuramı'nı anlamamızın önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Öte yandan bu kuramın kaynağının da insan aklı olduğunu unutmayalım.

Biliyoruz ki, kuantum parçacıkları hem parçacık hem de dalga özelliği gösterirler ve dalga fonksiyonu adı verilen matematiksel bir ifadeyle tanımlanırlar.

Ve yine biliyoruz ki, bir dalga fonksiyonu o kuantum parçacığının aynı anda bulunması olası tüm durumların toplamını barındırır ve bu özellik süperpozisyon, yani tüm olasılıkların üst üste binme durumu olarak ifade edilir.

Ancak bir ölçüm yapılması halinde bu olasılıklardan yalnızca birisi gerçekleşir; bir anlamda gözlem yapılan kuantum parçacıkları belirli bir durumu "seçmeye" zorlanırlar, diğer olasılıklar ise yok olur; buna "dalga çökmesi" deniyor.

Çok kafa karıştırıcı bir durum; uzun yıllar fizikçiler bu duruma bir açıklama getirmek için büyük uğraş verdiler.

Kuantum mekaniğinin kurucuları, özellikle Bohr ve Werner Heisenberg, ölçüm problemiyle başa çıkmak için "Kopenhag yorumu" olarak bilinen kuantum mekaniğinin bir yorumu üzerinde uzlaştılar. Buna göre "gerçeklik", kuantum dünyasının, makro dünyada gözlemlenebilir duruma indirgenmesi ile oluşmaktadır ve bu açıdan ele alındığında gözlemci etkisinin bir anlam bulduğunu varsaydılar.

Yani, Kopenhag yorumuna göre "gerçeklik" biz ona baktığımızda ya da ölçtüğümüzde vardır.

Daha önce de belirtmiştik, bu yoruma kendisi de Kuantum Kuramı öncülerinden olan Einstein'dan itiraz gelir ve "Ay, biz baktığımız için orada durmuyor; o zaten oradadır!" der.

Ancak Kopenhag yorumu bilim çevrelerinde kabul görür. Genel kabule göre, elektron ve foton gibi kuantum parçacıkları mikro düzeyde etkileşirken ölçümler makro düzeyde yapılmakta; bu nedenle problem, mikro ve makro dünyalar arasındaki çelişkiden kaynaklanmaktadır. 

Evrensel dalga fonksiyonu

Öte yandan tüm bilim insanları Kopenhag yorumu üzerinde hemfikir değillerdir. Bunlardan birisi de doktorasının sonuna doğru ilerleyen Hugh Everett idi.

Amerikalı genç fizikçi Everett, Bohr ve Heisenberg'den farklı olarak bir dalga fonksiyonu çöküşü fikrine daha farklı bir yaklaşım getirdi. Mikro ve makro dünyaları birleştirerek gözlemciyi ve gözlenen parçacıkları tek bir kuantum sistemi olarak ele aldı ve onların "evrensel tek bir dalga" ile tanımlanabileceğini ileri sürdü. Böylece makro dünyayı kuantum mekanik olarak ele alıyor ve büyük nesneler için de kuantum süperpozisyonunun var olabileceği anlamına gelen bir yorum getiriyordu. 

Everett'e göre dalga fonksiyonunda kodlanan tüm olasılıklar eşit derecede gerçekti ve "dalga çökmesi" ile bu olasılıklardan yalnızca birisi gözleniyor ya da ölçülüyor, ancak diğer olasılıklar sıfırlanmıyordu.

Dalga fonksiyonunun çökmemesi için başka olasılıkların gerçekliğe dönüşmesi ya da başka gerçekliklerin de oluşması gerekiyordu. Bu, gözlemcinin bu olasılılıklardan her birini sonuç olarak algılayan bir kopyasının olması demekti.

Bu yorum, kuantum mekaniğinin "çoklu dünyalar" yorumu olarak biliniyor.

Hugh Everett, bunları ileri sürdüğünde yıl 1956 ve kendisi henüz doktora öğrencisidir. Everett, parlak bir matematikçi ve fizikçidir ve fiziğe yeni bir gerçeklik anlayışı getirerek çoklu dünyalar üzerinden çoklu evrenlerin kuantum teorisinin temelini oluşturacak öngörülerde bulunuyordu. 

Ancak bu görüşü bilim dünyasına, özellikle kuantum kurucuları Bohr ve Heisenberg'i aşarak kabul ettirmesi çok olası değildi. 1956 baharında, Everett'in Princeton'daki akademik danışmanı olan ünlü bilim insanı John Archibald Wheeler'in, Everett'in taslak tezini Kopenhag'daki kuantum öncülerine anlatmak ve Danimarka Kraliyet Bilimler ve Edebiyat Akademisi'ni yayınlamaya ikna etmek için Kopenhag'a götürdüğü söyleniyor.

Everett, doktora tezini kısaltarak sunar ve 1957 yılında tezi kabul edilir ancak tezinde yer alan bir dipnotta şunları yazılıdır: "Teorinin bakış açısından, bir süperpozisyonun tüm bileşenleri "gerçek"tir, hiçbiri diğerlerinden daha fazla "gerçek" değildir."

Bu yoruma göre evrende tek bir dalga fonksiyonu vardır ve bu dalga fonksiyonu evrendeki bütün olasılıkları ve hatta evrilmesi olası bütün diğerlerini de kapsar. Buna göre Büyük Patlama anında bizimki ile birlikte çok sayıda evren var olmuştur ve her biri farklı doğrultuda evrilmiştir.

Everett'in bakış açısından bakarak eğer bir dalga fonksiyonu bir ölçüm sonucu çökmez ve her olasılık durumu bir gerçekliğe dönüşürse, böyle bir evren bize nasıl görünür diye sorabilirsiniz. O zaman yazının başına dönüyoruz: Evrenlerden birinde tatil yaparken bir diğerinde kaza geçirmiş hastanede yatıyor olabiliriz. Ya da bir diğerinde yokuzdur.

Kafanız karıştı değil mi?

Ne demişti Niels Bohr: "Eğer kafanız karışmadıysa, Kuantum Kuramı'nı hiç anlamamışsınız demektir!"


Kaynakça


Prof. Dr. Güneç Kıyak; İstanbul Üniversitesi fizik lisans ve İstanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Enerji Enstitüsü yüksek lisans mezunu. Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu- Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde başladı. Burada reaktör radyasyon güvenliği sorumlusu olarak görev yaptı. Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) bursu ile Almanya-GSF'de nükleer santraller, çevre analizleri ve radyasyon dozimetrisi alanında çalıştı. Yurda dönüşte nükleer tekniklerle jeolojik oluşumların ve arkeolojik  malzemelerin yaşlarını belirlemek üzere arkeometri araştırma laboratuvarını kurdu.

Araştırma alanı dahil çok sayıda bilimsel yayına sahip olup modern fizik konularında ve bilim sosyolojisi alanında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. 1996 yılında kurulan IŞIK Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Çeşitli kademelerde akademik ve idari görevlerde bulundu.

2010-2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. Ardından 2015-2017 yılları arasında FMV IŞIK Okulları CEO'su olarak görev aldı. Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.








Etiketler:

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa