7 Ağustos 2012 Salı

En komik en güzel fıkralar.Güldüren fıkralardan Seçmeler.. Gülümseten fıkralar Güzel seçme fıkralar.

En komik en güzel fıkralar.Güldüren fıkralardan Seçmeler.. Gülümseten fıkralar Güzel seçme fıkralar 

   



Mantı


Kadın kocasına sorar:


-Ben ölünce yeniden evlenirmisin?


-Asla .Hiç öyle şey olurmu..


-Hadii ..Hadii.Evlenirsin..


-Şey ..Çocuklar için ..Belki..


-Peki bana yaptığın gibi,evleneceğin


kadına da ' mantı ' yaparmısın?


-Hayır.O 'mantı' sevmiyor!









Karadenizliye sorarlar:

-kaç yıllık evlisiniz?

-Otuz senedir....

-Evlilik nasıl gidiyor?

İlişkimiz yok,elektirik alamıyorum

-Peki ne yapıyorsun?

-Kaçak elektirik kullanıyrom..





























Temel ve Fadime Tiyatro gişesine gitmiş:


-Pize iki pilet lütfen:


-Leyla ile Mecnun içinmi?


-Hayır,Fadime ile penum için...


















Adamın biri çırılçıplak koşup taksiye biner.Taksi şöförüne gideceği yeri söyler.

Taksici "tamam" der ve sürer arabasını.Yolda giderlerken şöför ikide bir dikiz

aynasından adama bakar.Buna sinirlenen adam:"Ne bakıyorsun,hayatında

çıplak adam görmedinmi?"

Şöför adama bir daha bakar ve şöyle der:"Yok abi!..ondan değil ben parayı

nerenden çıkaracaksın onu merak ediyorum...












Çocuk Babasına sorar;

"ADAM" kimdir?

"Evin ve ailenin her türlü sorumluuğunu üstlenen ve onlar için

her şeyi yapana Adam denir";diye açıklar baba.

Ve çocuk "Büyüyünce ANNEM gibi ADAM olacığım"der




 






Temel'le Fadime'ye ormanda saldırırlar.Temel'i ağaca bağlayıp Fadime'yi soyarlar;Fadime"Temel bunlar galiba,beni .." Temel:"Başım ağrıyo de.


















Yalancı koca
Adamın sigarası bitmiş. Saat de gecenin 22.00'siymiş. Karısına sigara almaya gideceğini ve birazdan döneceğini söyleyerek, köşedeki bakkalın yolunu tutmuş. Köşeye vardığında bir de bakmış, bakkal kapalı. Bakkalın yanında da bir bar varmış. Adam paralı makinelerin birinden sigara almak ümidiyle bara girmiş. Sigarayı tam alıyormuş ki barda çok güzel bir sarışın görmüş. Kadın da adamı kesiyormuş. Adam kadının yanına yaklaşmış, muhabbet etmeye başlamışlar. Bardan çıkıp kadının evine gitmişler. Adam sabah telaşla kalkmış. Kadına biraz un getirmesini söylemiş ve ellerini unlayıp evden telaşla çıkmış. Eve gittiğinde, karısı öfkeyle kapıyı açmış. Adam karısına, "Vallahi sigara almak için çıktım, bakkal kapalıydı. Bara gittim daha sonra barda sarışın bir kadınla tanıştım. Onun evinde sabahladım" demiş. Karısı adama inanmayarak bakmış ve "Bana ellerini göster" demiş. Adam ellerini gösterince kadının tepkisi şöyle olmuş: - Adi herif yine yalan söylüyorsun. Bütün gece bowling oynadın değil mi?






 Sevgililer gününde, Bir Radyo Canlı yayında istekleri yerine getirmektedir:"Ayrıldığım eşim ve Annesi için bir şarkı istiyorum " der bir erkek dinleyici..Kadın spiker,"Ne kadar güzel,ne kadar medeni bir davranış. Ayrıldığınız eşiniz ve Annesi için bir istek yapıyorsunuz.Sizin davranış ve tavrınız herkese örnek olmalı" der ve her türlü övgüyü yaptıktan sonra :"istediğiniz şarkı nedir? "



 Adam boğuk ve soğuk bir sesle isteğini söyler:



"Elalarını,Elalarını,Allah versin Belalarını"







   



RÜYA


-Kocacığım,gece rüyamda ne gördüm biliyormusun?


-Ne gördün hayatım?


-Akşam gelirken elinde çok güzel bir paketle geliyorsun.


--Eeeee..


-Bende paketi sevinçle açıyorum ve içinden"inci kolye" çıkıyor!Sence bunun 


anlamı ne olabilir?


-Bu akşam anlamını öğrenirsin hayatım..


Akşam olur ,adam güzel bir paketle eve gelir..


-Kadın çok heyacanlanır ve sevinir ve paketi açar;


kutunun içinde bir kitap vardır ve üzerinde "Rüya Tabirleri" yazmaktadır










Baba ve adamları


Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurar..Bir gece kadının kocası yok iken eve girmeye karar verir ve adamlarına "ben içeri girince ,büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin altına tutun "diye talimat vermiş ve "kadının kocası gelirse ,zili bir kez çaldırın,bende pencereden atlarım "demiş..

Mafya babası eve girmiş ve yatağa uzanmışlar ve tam bu sırada evin zili bir kez çalmış ve baba 4. kattan atlamış...Kadın üzerine aceleyle bir şeyler giyip kapıyı açmış.."Yenge" demiş adam,mahcup bir ifadeyle önüne bakarak.."Patrona söyle branda bulamadık..




Adamın biri ev hayvanı ve kuş  satan bir dükkana 

girer..Bir papağanı incelemeye başlar;
Satıcı yaklaşır "Bu papağan çok kıymetlidir" der ve devam eder:


"Bir ayağını çekerseniz şarkı söyler,diğerini çekerseniz şiir söyler"

"Ya ikisini de çekersem " der adam;yanıt papağandan gelir...

"Düşerim be salak"










Temel kitapçıdan bir roman ister


_Hafif mi olsun ,ağrmı olsun?


-Farketmez der Temel:


Arabam hemen şurda









Hoca ,Camide  vaaz veriyormuş.

-Kızlarımıza sahip çıkalım.Çok açık giyiniyorlar,

zincir,acaip küpeler takıyorlar...Derken cemaatten bir seslenmiş:

-İyide Hoca ,senin kızda yapıyor.

Hoca:

-Şimdi Allah var,bizim kıza yakışıyor.


   





Papağan






Kadın papağan almak istemiş.Pazara gitmiş,satıcı demişki:"Abla bu papağan 


genelevde yetişmiş ağzı çok bozuk,Almak istiyormusun?


Kadın evet diyerek almış.Eve gitmiş,Papağan;"Oooo yeni mekan ,yeni patron ",


demiş.Kadın aldırmamış.Kadının iki kızı evlerine gelmiş,Papağan;"Oooo yeni mekan ,yeni patron,yeni kızlar "demiş.Kadın biraz bozulmuş.Daha sonra kadının kocası gelmiş eve.


Papağan,Oooo yeni mekan,yeni patron ,yeni kızlar,değişmeyen eski müşteri;hoşgeldin 


Mehmet Abi...












  



 Kapı vurulur ve bir erkek kapıyı açar.
Kadın;"İyi günler az önce camınız
kırıldı ve bunu yapan benim çocuğum, lütfen özrümü kabul edin ne kadar masrafı varsa ödemek istiyorum" der.
Adam;"Hiç sorun değil çocuğunuz camı kırdı ve içeri giren top değerli bir vazoya... çarptı ve o da kırıldı".
Kadındaha fazla üzülür ve içeri girdiğinde gerçekten bir vazoyu kırılmış görür.
"Çok üzgünüm bunun da masrafını ödemek istiyorum" der.
"Hiç önemli değil, aslında çok büyük bir iyilik yaptınız bana".
Kadın merakla;"ama camınız ve değerli bir vazonuz kırıldı
nasıl olur"
Adam;"hanımefendi ben bir cinim ve 100 bin yıldır o vazoda hapis kalmıştım,çocuğunuz sayesinde özgürlüğüme kavuştum, dileyin benden nedilerseniz!"
Kadın,   çok şaşırır,biraz düşündükten sonra;"Çok güzel ve büyük bir malikane istiyorum"
Adam,"birdakika" der ve kısa bir telefon görüşmesinden sonra; 'tamam hanımefendi,malikaneniz hazır' der, 'İkinci dileğiniz nedir?' diye sorar.
Kadın:sevinç çığlıkları ile;"En güzel kıyafetleri istiyorum...!"
Adam: yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra;
'Tamam,hanımefendi, en ünlü en pahalı mağazalara gidip en güzel kıyafetlerden istediğinizkadar alabilirsiniz' der ve adam:
"Son dileğinizi de alabilir miyim"diye sorar
Kadın, çıldırmış bir halde;"Dünyanın en güzel mücevherlerini
istiyorum" der.Adam,  kısa bir telefon görüşmesinden sonra:
"Tamamdır,yarin tüm mücevherleriniz teslim edilecek"
Kadın,
sevinçten çıldırmak üzeredir.
Adam,kadına sessizce;"Eeeee.. şey..... hanımefendi, benim
de sizden küçük bir ricam olacak" der, 'malum,100 yıldır bir vazodayım, bu sürede hiç kadın yüzü görmedim, benimle bir gece birlikte olabilir misinizacaba?' diye sorar.
Kadın, biraz düşündükten sonra, O'na bu kadar güzel şeyler
veren birinin, isteğini geri çevirmemesi gerektiğini düşünür ve "Tamamolabilir" der, Sabah'a kadar birlikte olurlar... Adam bir ara sigarasını yakar ve kadına sorar;"Kaç yasındasın?
Kadın;32'
"Hadi yaa.. Çok enteresan.... bu yaştasın ve
hala cinlere inanıyorsun...!










Çocuk liseye kayıt için gider;Müdür sorar:

"Oğlum adın ne"?

"Mememehmet Yayayakut

"Kekeme misin sen"?

"Hayır Hocam .Babam kekemeydi"..

"Nufus memuru puşt olunca böyle olmuş"...














Adama sormuşlar:
"Karından korkuyormusun"?
"Niye korkucakmışım yahu;Bulaşıkları,çamaşırları yıkadım,ütüleri yaptım,yemeği pişirdim,camları sildim,toz aldım ve çocuğun bezini değiştirdim....İşini yapmayan korksu




Okulda fen derslerinden geçme oranı yüzde elli olarak belirlenmişti,Öğrencilerden biri 

çok iyi bir sistem bulduğunu,artık tüm derslerden rehatlıkla geçeceğini söylüyordu.

Sınavda her soruyu yanıtlamadan önce ,parayı havaya atıyor ve yazı-tura oluşuna göre teredütsüz işaretliyordu.Kimya sınavında bulduğu sistemi denedi ve ertesi gün sonucu öğrenmek için Profesöre gitti,sınav sonucunu öğrenmek istedi;

Profesör çocuğa baktı ve"Ha senmisin "dedi.Cebinden bir para çıkardı,havaya fırlattı ve "Kaldın" dedi






Bir Türk kızı sevgilisiyle dışarda gezerken sorar:

-Kalbimi daha hızlı attıracak bir şey söylermisin?

-Baban arkanda!









DEVLET SIRRI
Efendim vakti zamanında adamın biri devlet başkanına "Öküz" demiş ve mahkeme de adamı yirmi üç yıl hapse mahkum etmiş. Zavallı adam dayanamamış: "muhterem hâkim! Adam cumhurbaşkanı falan anladık da, yirmi üç yıl hapis de çok fazla değil mi?" Hakim: "Evlâdım onun üç yılı cumhurbaşkanına hakaretten. Yirmi yılı da devlet sırlarını ifşa etmekten!







DOKTOR  ve TEMEL



Temel bel ağrısı çekiyormuş. Bir gün bu ağrıya dayanamayıp doktora

Gitmeye karar vermiş. Doktor bel ağrıları için temele fitil vermiş ve
bunu her gün anal yoldan al demiş.

Temel tamam diyerek evine dönmüş. Evde karısı Fadime sormuş;

"Doktor ne dedi Temel?"

-"Valla böyle bir şey verdi."

-"Eee ne yapacakmışsın bunu?"

-"Her gün anal yoldan alacakmışım."

-"O ne demek ki? "

-"Bilmiyorum"

-"Ben de bilmiyorum, doktoru arayıp öğrensene."

Temel doktoru aramış.

-"Doktor bey kusura bakmayın ben bunu ne yapacağımı anlayamadım"

Doktor: -"Anüsten alacaksınız beyefendi."

Temel tamam diyerekten telefonu kapatmış ve karısına dönüp;

-"Anüsten alacakmışım"

Fadime: -"O ne demek?"

-"Bilmiyorum"

-"E ben de bilmiyorum şunu adam gibi yarın doktora gidip öğrenelim."

Ertesi gün Temel doktorun odasına girer.

-"Doktor bey ben bunu ne yapacağımı gene anlamadım."

Doktor: "Makattan alacaksınız."

Temel dışarı çıkıp tekrar anlamadığını Fadime'ye söyler.

Fadime sinirli bir şekilde:

-"Niye şunu adam gibi öğrenmiyorsun" der.

Temel cesaretini toplar doktorun odasına tekrar girer ve sorar:

-"Doktor bey cehaletime verin ben bunu gene anlayamadım."

Doktor:

-"Beyefendi kıçınıza sokun"

Temel dışarı çıkar, Fadime sorar:

-"Ne oldu Temel?"

-"Valla bilmiyorum ama doktor çok kızdı."






129.Ayet



Arabasıyla yola çıkan rahip yolda bir rahibe görür ve aracına alır.Kadın arabaya biner,rahibin yanına oturur ,bacak,bacak üstüne atar ve güzel bacakları ortaya çıkar..Rahib gözünü rahibenin bacaklarından ayıramaz ve dayanamayıp sağ elini rahibenin bacağı üzerine koyar.

Rahibe ona bakar ve "129.ayeti hatırlıyormusunuz"der..

Rahip utancından kıpkırmızı olur ve hemen elini çeker ve rahibeden özür diler.

Bir süre sonra,vites değiştirme bahanesiyle yine rahibenin bacaklarına dokunur.

"129 ayet" der rahibe ve rahip yerin dibine geçer.

Kiliseye varırlar ve rahibe ayrılırken "manalı bir bakış" atar..Rahip aceleyle içeri koşturur ve incili açar.129.ayet şöyledir:

"İleriye,daha yukarılara gidiniz..Orada güzellikler bulacaksınız..".









Nikahta imzalar atıldı ve herkes gelin ve damadı kutlarken,elektirikler kesildi.

Herkes "Aaaaaa...." derken Damadın annesi düsüncesini açıkladı.

"Daha ilk dakikada oğlumun hayatı karadı"









SANDALET


Yaşlı adamla karısı Mısır’da bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan dükkânın önünden geçerken satıcı buyur etmiş, girmişler. Satıcı: “Çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sekste çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler.”


Adam, erkekliğe leke sürdürmemek için önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarı üzerine sandaletleri denemeye karar vermiş.


Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı, hızlı atmış, fiziksel  değişimler başlamış.


Karısı bir adım geriye çekilmiş, “Aman Allah’ım. Dur, dur!” derken  adam koşmuş satıcıyı yakaladığı gibi tezgâha yatırmış. Pantolonunu parçalayarak çıkarırken, hem kurtulmaya çalışıyor hem de bağırıyormuş adamcağız:


“Sandaletleri ters giydin lan!”






Still





Öğretmen çocuklara sorar;"Ağaçta yedi kuş var.Avcı üç tanesini vurdu Geriye kaç kuş kalır?"



Öğrencinin birisi:



"Hiç kuş kalmaz hocam!Ateş edince bütün kuşlar uçar."



Öğretmen,"stilini sevdim ama cevap yanlış" deyince;çocukta ," öğretmenim bende size bir soru sormak istiyorum" der ve:



"Karşıdan üç bayan geliyor.Ellerinde dondurma var.Biri yalayarak,biri emerek diğeride ısırarak yiyor..Bu bayanlardan hangisi evlidir?"



Öğretmen düşünmüş, düşünmüş;



"Emerek yiyen evlidir "demiş.



"Hayır öğretmenim" demiş çocuk."parmağında yüzük olan evlidir,ama bende sizin stilinizi sevdim"










Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş:

-"GÜM ....GÜM....GÜMMMMMM....

İçeriden seslenmişler:

-Kim O ?

Dışarıdan cevep gelmiş:

-Biz İstanbulu fetheden Fatih'in yiğitleriyiz



Kapılar açılmış,Hoş Geldiniz diyerek yiğitleri içeriye buyur etmişler.Aradan 30 yıl geçmiş,yine kapılar bir gün GÜM....GÜMM..GÜMMMM.. diye vurulmuş

-Kim O?

-Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz

-Yok yahu..Onlar 30 yıl önce geldi..

-BizMehter Takımıyız ancak geldik












Maliyeciler geliyor....






Tilki ormanda nefes nefese koşuyormuş;karşısına çıkan kaplımbağa;

- Tilki kardeş ne bu telaş?

"Ormana maleyiciler gelmiş"der tilki.Şimdi bir bakarlar bende kürk,hanımda kürk,çocuklarda 

kürk.

Bu nu duyan kaplumbağa telaşla ve maksimum hızıyla yürümeye başlamış..Onu gören leylek:

-Hayırdır kaplumbağa kardeş ne bu acelen?

"Maliyeciler ormanda" demiş kaplumbağa..Şimdi görürseler;bende ev ,hanımda ev,çocuklarda ev

...Dünyanın vergisini alırlar..

Leylekte hemen uçmaya ve kaçmaya başlamış..Ağaçların üzerinde iken bir maymun seslenmiş:

-Leylek kardeş ve var?çok telaşlısın..

-Vergi memurları ceza yazıyormuş,demiş leylek;bende yazlık,hanımda yazlık,çocuklarda yazlık..

Bunu duyan maymun bağırarak ağaçtan ağaca sıçramaya başlamış...Sonra bir an durmuş."Ulen" demiş ben niye kaçıyorum ki.."Benim kıçım açık,hanımın kıçı açık,çocuklarınki de açık..









KULAKTAKİ ESİNTİ VE UĞULTU

(Gerçek bir olgudur)



Denizli-Çivril ilçesinde  özel çalışan bir kasaba doktoruna 60 yaşlarında

başı sarı bir peştamala sarılmış bir hasta gelir."Şikayetiniz nedir?Amca,"diye sorar Doktor.

"Kulaklarımda bir ses ,bir uğultu var"

Doktor her iki kulağa ,kulak aleti ile bakar."Amca,senin her iki kulak zarın

uzun zaman önce delinmiş..Bir kulak Doktoruna gitmelisin,"der.

"Denizli'deki tüm kulak doktorlarına gittim.İzmir'de Kulak profesörlerine göründüm,

hepsi aynı şeyi söylediler.Kulak zarların delik,yapacak bir şey yok .Böyle idare edeceksin,"

dediler.

Doktor içinden 'Bana niye geldin be amca ' der.Bir umutla kendisine gelen hastasına ilgi göstermek,gönlünü almak düşüncesiyle sohbete başlar.

"Kulak zarlarının delik oluşu biraz işitmeni azaltır.Banyo yaparken su kaçırmamaya dikkat et .Zaten gittiğin doktorlar da gerekli tavsiyeleri yapmışlardır"

"Duymamın azalması umurumda değil,ben uğultudan  rahatsızım"der hasta.

"Bu sıcakta başını neden sarıyorsun,amca?

"Biraz önce sende söyledin.Benim kulak zarlarım delik..Öyle olunca Rüzgar bir kulağımdan giriyor,başımın içinde dönüyor dönüyor öbür kulağımdan çıkıyor.Rüzgarın  ve havanın girişini önlemek içinbaşımı sarıyorum"

Doktorun gözleri ışıldar bu hastaya yardımcı olabilecektir.İş kulaktan çıkmış,psikiyatrik bir vaka haline dönmüştür.Takıntısını azaltacak yada giderecek bir sinir ilacı yazar ve hastaya "Kulaklarındaki  uğultuya iyi gelecek,en az üç hafta kullandıktan sonra kontrola gel," der

Üç hafta sonra hasta çok mutlu ve başındaki sarığı çıkarmıştır."Herkese anlatıyorum..O kadar doktora gittim kulağımı iyi edemediler,bir tek sizden fayda gördüm...."

Bu olaydan sonra her türlü kulak hastası Doktora gelmektedir.
















EVCİL HAYVAN VARMI?



Allerji Doktoru genç hastaya ;



-Evde kedi ,köpek,kuş gibi evcil hayvan varmı?Bunlar allerjiye 

neden olabilir.



-Kardeşim var.



(Gerçek bir olaydır.Dr.K.Koçak anlattı)























Evli bir çift cadılar partisine davetliydi. Dışarıya çıkmak için hazırlanırlarken kadının migreni tuttu, evde kalmak zorundaydı.
Kocasına, partiye yalnız gitmesini, onun eğlencesini bozmak istemediğini söyledi.
Biraz tartıştıktan sonra adam kostümünü giydi ve partiye gitti kadın da birkaç aspirin alıp yattı.
Biraz uyuduktan sonra kendini daha iyi hissederek uyandı ve partiye giderek kocasına sürpriz yapmaya karar verdi.
Tam hazırlanırken 'acaba ben yanında değilken kocam neler yapıyor' diye düşündü ve kocasının kendisini tanımaması için değişik bir kostüm giyerek partiye gitti.
Oraya vardığında bir kenarda onu izlemeye başladı.
Kocası arka arkaya değişik kızlarla ve onlarla çok yakınlaşarak dansediyordu, nereye kadar gidebileceğini görmeye karar verdi.
Kocasına yaklaştı,Onunla çok samimi bir şekilde dansetmeye başladı,kulağına dışarıya çıkabileceklerini fısıldadı.
Arabalardan birine girerek seviştiler ve gece yarısından önce maskeler çıkarılmadan kadın eve gitti, kocasının dönüşünü beklemeye başladı.
Adam sabaha karşı 04.00 sularında döndü ve doğru yatağa gitti.

Kadin : 'Parti nasıldı kocacığım' diye sordu,
Adam : 'Sensiz hiç eğlenemedim tatlım' diye yanıtladı.
Kadın : 'inanmıyorum' diye cevapladı, 'Bahse girerim çok eğlenmişsindir'
Adam : 'Gerçekten hayatım. Partiye gittiğimde bazı arkadaşlarla sıkıldık, altkata inip bütün gece poker oynadık. Fakat kostümümü ödünç verdiğim o Allah'ın cezası herif bir eğlenmiş, bir eğlenmiş,anlata anlata bitiremedi...










Zeka ve Delilik



Adamın birisinin, arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara zor yanaştırır. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker. Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker. Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir; - Ula salak! Sen ne yapıyorsun orda öyle? - Sorma birader,lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm. - Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder. Adam hemern denileni yapar. Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir: - Senin ne işin var tımarhanede? Cevap müthiştir.... - Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil ! . .











DENİZLİ_ BANDIRMA 

Denizlisporla Bandırmaspor Denizlide futbol maçı yapmaktadır..

Bandırma taraftarları tezahürata başlar:

-Bandırmaaaa...Bandırmaaaa....Bandırmaaaaa...!

Denizli taraftarları cevap verir:

-Badırceeezzz...Bandırceeeezzz.....Bandırceeeezzzzz...!








Çorumlu ve Kayserili



Bir Kayserili ve iki Çorumlu bir gün trende karşılaşır ve konuşmaya başlarlar. Çorumlular derki; “biz çok kurnazızdır. Trene bineceğimiz zaman hep bir başka Çorumlu arar buluruz ve beraber bineriz trene. Sonra biletçi gelince ikimizde bir tuvalete girip, biletçi bileti isteyince bir bilet veririz. Böylece yarıya indirmiş oluruz ücreti...
Kayserili gülmüş buna ve demiş ki “;ben de trene bineceğim zaman hemen iki tane Çorumlu ararım, sonra bakarım onlar ne zaman tuvalete gidiyorsa takılırım peşlerine ve kapı kapanınca biletçi gibi gelir alırım biletlerini, böylece bedavaya getirmiş olurum yolculuğu.”












BU KADARINI BİL YETER!





Adamın  Muğla Emniyet müdürlüğünde Pasaport işlemleri varmış ve Bodrumdan geldiği


için gecikmiş ve ucu ucuna ancak işlerini bitirebilecek.Emniyet Müdürlüğünde dışardan gelenler için 


ayrılan park alanı dolu.Ancak resmi araçlar için tahsis edilen yerde ,bol sayıda park edilebilecek 


yerleri görmüş ve oraya park etmiş;


İşlerini bitirip,arabasına binip Emniyetten ayrılacakken,çıkış klübesindeki bekçi Adamı işaret parmağıyla buraya gel diye sertçe ve azarlar şekilde yanına çağırmış:Neredeyse adamı dövecek
-Görmüyormusun.. Park ettiğin yer Resmi araçlara ve Emniyet mensuplarına ait..


 Resmiyetle hiç ilişkisi olmayan adam."Bende resmi sayılırım" demiş


-Bekçi sormuş."Nereden Resmi oluyorsun?


-"Bu kadarını bil."yeter demiş adam sertçe.Bunun üzerine adamın Mit veya benzeri bir görevli olacağını düşünen bekçi esas duruşa geçmiş saygıyla eğilip ,özür dileyerek adama yol vermiş..


(Olmuş bir olay)


-











BU
BİİİRRR



Çocuk Dedesine
Sormuş:

- Dede, Nenem İle Kaç Yıldır Evlisiniz? 



- 40 Yıldır Evlat. Demiş Dede. ...



- Peki... Ama Dede, Ben Sizi Hiç Kavga ederken görmedim bunun Sırrı Nedir?





-Otur Evlat Anlatayım.



Elat bizNinen İle Evlendiğimizde Elde AvuçtaBir Şey Yok, Kimsemde Yoktu. Ben Neneni Bizden Oldukça Uzaktaki KöydenAldım, Nikahımız Kıyıldı, 



Benim At Arabasına Nenenin Üç Beş EşyasınıAttık Ve Bizim Köyün yolunu Tuttuk. Yolda Benim Atin Ayağı Sürçtü Ve tökezledi.



-Ben "Bu Birrr" Dedim. Devam ederken bir daha tökezledi, -BenYine
"Bu



İkiiiii" Dedim.



 Köye daha Epey Yolumuz Vardı, Bizim Atın
Ayağı bir daha tökezleyince
 "Bu
Üç" Dedim Ve çektim belimden silahı, Atı orada vurdum. Ben Atı



 vurunca,
Nenen Başladı Bana Söylenmeye



"Biz Şimdi Nasıl Gidiceğiz, Niye Durup Dururken Atı Vurdun. Sen De HiçAkıl


Yok Mu. Bu Eşyaları Nasıl Götüreceğiz"








-Ben De Döndüm Nenene "Bu BİİİİRRRRRRR……."









Kadın ,doktora sorar;

-Doktor bey kocam uykusunda sürekli konuşuyor.

iyileşmesi için ona ne verebilirim?

Doktor:

-Kocan uyanıkken ona konuşması için fırsat ver

















Kadının biri bir petsop a gider ve :
- "Bir papağan almak istiyorum". 
der.Mehmet ismindeki petshop sahibi :
- "Hanımefendi elimde bir tane papağan kaldı fakat bu papağan çok küfürbaz almak istemezsiniz sanırım". 
Bir papağan sahibi olmak isteyen kadın :
- "Hayır almak istiyorum". 
der ve papağını alır. Evine geldiğinde bir bakar ki gerçekten papağan kadını her eve geldiğinde :
- "Hoşgeldin or**pu". 
diyerek karşılar. Buna dayanamayan kadın papağanı alır ve petşop geri götürür. 
- "Mehmet bey bu papağan gerçekten çok terbiyesiz. Her eve geldiğimde beni hoşgeldin o***pu diyerek selamlıyor ve ben buna dayanamıyorum. Papağını geri getirdim ve paramı geri istiyorum". 
Fakat o anda paraya ihtiyacı olan Mehmet bey :
- "Hanımefendi merak etmeyin birkaç gün bana bırakın ben terbiye edeyim daha sonra gelin alın..." 
Kadın inanmayarak da olsa "tamam" der ve gider. Mehmet papağanı alır ve bir çaydanlık su kaynatır. 
- "Ne diyeceksin lan kadın eve geldiğinde?" 
diye sorar papağana.Papağan da :
- "Hoşgeldin o***pu diyecem." 
der. Bunun üstüne papağanın kafasını kaynar suyun içine sokar ve tekrar sorar.Papağan yine aynı yanıtı verir. Bir olur , iki olur ve papağan işkenceye dayanamaz
- "Hoşgeldiniz hanımefendi diyecem" 
der. Ertesi gün kadın gelir ve Mehmet bey kadına papağanı terbiye ettiğini söyler. Kadın bunu kontrol etmek istediğini söyler ve papağana sorular sormaya başlar. 
- "Ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin?"
- "Hoşgeldiniz hanımefendi" 
diyeceğim der papağan. Kadın çok şaşırır ama emin olmak için devam eder. 
- "Peki yanımda bir kız arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?"
- "Hoşgeldiniz hanımefendiler" 
diyeceğim. 
- "Peki yanımda bir erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?"
- "Hoşgeldiniz beyfendi" 
diycem. Peki yanımda iki üç erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?" Papağan biraz duraksar ve cevap verir :
- "Oğlum Mehmet suyu kaynat bu karı harbi o***pu!!!"












TERS YÖN
Temel oto yola  ters yönde girer.. Bunu gören Trafik Polisi sürücüleri 


uyarmak için, radyo anonsu yaptırır:

-"Dikkat....Dikattt...Gitmekte olduğunuz Trabzon-İstabbul  Otoyolunda,ters yönde 

ilerleyen bir araç var...

Bu anonsu duyan Temel var gücüyle bağırır;ne bir tanesi,hepsiii ,hepsiii....




















Temelin annesi ölmüş,Temele sormuşlar:



-Niye namaz kılmeysun?
-Ben cenaze namazı kılmasını bilmeyrum
15 gün sonra temelin kaynanası ölmüş;Temel en önde namaz kılıyormuş
-Hani sen cenaze namazı kılmasını bilmiyordun!demişler
-Bu ceneze namazı değil Bayram namazudur da!demiş temel




















KAYNANA



 



Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek
istediğini ve annesini tanıştırmak istediğini söyler. Ama sadece eğlence olsun
diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evlenecegi kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir. Otururlar bir süre sohpet ederler. Bir süre
sonra çocuk heycanla annesine sorar tahmin ettin mi diye. Anne duraksamadan
cevap verir: "Ortadaki kızıl saçlı" Oğlan hayretle annesine sorar: "Inanilmaz,
nasıl bildin?" Anne cevap verir:"Ondan hoşlanmadım."











GAZ SORUNU VE DOKTOR


"Doktor Bey,gaz sorunum var"der yaşlı kadın ve devam eder "ancak çok şikayetçi değilim.Gaz çıkardığım zaman sessiz oluyor ve kötü koku olmuyor. Geldiğimden beri çok sayıda gaz çıkardım


fakat siz farkına bile varmadınız"


Doktor,"Bu hapları alın,bir hafta sonra tekrar gelin"der


Yaşlı kadın bir hafta sonra kontrole gelir:


"Doktor bana ne halt verdiğiniz bilmiyorum!Gaz çıkardığım zaman hala ses çıkmıyor,ama müthiş koku yapmaya başladı..."


"Çok iyi " der Doktor.."Burnunuz düzelmiş,şimdi sıra kulaklara geldi!





















DİŞ HEKİMİ VE EŞİ



Ünlü diş hekimi Sam ve karısı 50. evlilik yıl dönümlerini kutluyorlardı. Sam birden eşine sordu: 
-Sevgilim, bu 50 yıl içinde beni hiç aldattın mı?
-O da nerden çıktı? diye sinirlendi eşi, cevabı öğrenmek istemezsin herhalde dedi..
-”Isterim” dedi Sam. “Lütfen anlat.”
-”Madem öğrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattım” diye cevap verdi eşi.
-”Kimlerdi bunlar?” diye sordu Sam.
-”Ilki,” diye anlatmaya başladı eşi, “hani sen 30 yaşındaydın ve kendi kliniğini kurmak istiyordun ama hiç bir banka sana kredi vermiyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir şey sormadan tüm kağıtları imzaladi ve sen en modern aletlerle kliniğini açabildin.”
- Canım benim. Benim için kendini feda ettin demek. Benim sevgili karıcığım” dedi Sam. “Peki ya ikincisi?
“Hani 50 yaşında kalp krizi geçirmiştin ve kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekiyordu ya, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu. Her an ölebilirdin. Dr. Halery onca yoldan kalktı geldi, ameliyatını yaptı, seni hayata döndürdü” dedi eşi.
- Ah benim sevgili karıcığım. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncüsü?
- Hatırlıyor musun, yıllar önce Diş Hekimleri Odası başkanı olmak istemiştin de 247 oy eksikti…


















Üç isletmeci ve üç mühendis iş icabı trenle bir seyahate
  çıkacaklardır. Tren garında üç isletmeci üç bilet aldıgı halde,
 mühendisler yalnızca bir tane alırlar. Isletmeciler bunun sebebini
 sorduklarındaysa, "bekleyin ve görün" derler.
 Trene binerler, bir süre sonra üç mühendis kalkıp beraberce tuvalete gider.
 Kondüktör gelir, üç isletmeciden üç bileti aldıktan sonra tuvaletin kapısını çalar,"biletiniz  lütfen" der. Mühendislerden biri eliyle bileti dısarı uzatır.
 Isletmeciler de bunu görürler. Artık taktigi kapmıslardır.
 Dönüş zamanı gelmistir, yine gardalardır. Isletmeciler gidip bir bilet alırlar.  Bakarlar mühendisler bu sefer hiç bilet almıyor, saskınlıkla
 yine sebebini sorarlar, "bekleyin ve görün" der yine mühendisler.
 Yolculuk baslar. Isletmeciler beraberce kalkıp tuvalete giderler, ardından da  mühendisler de karsısındaki tuvalete. Kondüktörün gelmesine yakın,  mühendislerden biri dısarı çıkar, karsıdaki tuvaletin kapısını tıklatıp  "biletiniz lütfen" der. Açılan kapıdan bir el bileti uzatır.Bileti alan  mühendis diğer tuvalete geri girer.



   



KİMLER
Bir gün Hitler 3 esir yakalamış. Bir hain Alman, bir Fransız ve bir
Yahudi. Bunlara "Size birer soru soracağım. Eğer bilirseniz hayatınız
bağışlayacağım demiş." Bunlar da "Tamam" demiş. Hitler hain olan Alman'a:
"Titanic kaç yılında battı?" demiş. Alman: "1912" Hitler: "Tamam geç..." Hitler
Fransıza: "Kaç kişi öldü?" demiş. Fransız 1050 kişi demiş. Hitler: "Tamam
geç..." demiş. Hitler Yahudiye şunu demiş: "Say ulan kurtulanların
isimlerini..."














Adam, seks hayatindaki sorununa çare bulmak için doktora gider ve
sikayetlerini anlatir :
- Doktor bey, bana bir seyler oluyor. Sevisirken bir sicak basiyor,terliyorum,
bir soguk basiyor, üsüyorum.
Yapilan tahlillerde hiçbir seyçikmamasi üzerine, doktor kütüphanesindeki tüm
tip kitaplarina bakar ve benzer bir olguya rastlayamaz. Adama hitaben :
- Beyefendi, bir de esinizi çagirip onunla konusalim...
Ertesi gün, adamin esi gelince doktor durumu kadina anlatir :
- Sevisirken esiniz bir terliyormus, bir üsüyormus.
Kadin:
- Aman körolasica herif, bir Agustosta sevisir, bir de Ocakta!..











Temel bir gün üstü başı perişan bir halde kahvehaneye gelmiş. Kahvedekiler telaşlanıp sormuşlar:- Temel bu halin de ne böyle?- Kaynanamı gömdük uşaklar.- Başın sağolsun da, bu halin nedir peki?- Biraz direndi de


Görgüsüz bakan







Bakan olan görgüsüz birisi şoförüne sorar.
- Şoför söyle bakalım eşekle şoför arasında ne fark vardır?
Şoför bir süre düşündükten sonra mahçup bir şekilde ;
- Bilemedim bakanım. Der.
Bakan cevap olarak :
- Eşeğe çüş deyince, şoföre ise dur deyince durur.
Bunun üzerine şoför çok sinirlenmiş, ama karşıdaki bakan olduğu için bir şey söyleyememiş. Belirli bir süre sonra bu defa şoför bakana :
- Bir soru sorabilir miyim bakanım?
Bakan da:
- Sor bakalım. Der.
Şoför sorar:
- Eşekle bakan arasında ne fark vardır?
Bakan bir süre sonra:
- Bulamadım şoför söyle bakalım.Der.
Bunun üzerine şoför de :
- Vallahi bakanım ben de bulamadım...




















TEMEL AMERİKADA



Temel'e "Amerikanın her yeri  para; Orada 

yerden topladığın paralarla bile geçinirsin" 

derler.Bunun üzerine Temel Amerikaya gider.

Hava limanından bir taksiye biner ve gideceği 

otele varır.

Taksiden inerken yerde bir tomar para görür.

Temel biraz düşünür ve para tomarına bir tekme 

atar:

"İlk günden  çalışacak değilim"











Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş ve esnafları
seyrediyormuş....Tam bu sırada ensesine bir tokat patlatmışlar.. Hoca tökezlemiş bir
kaç adım sendelemiş  ve toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş.
Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir
yutkunmuş,bir daha yutkunmuş  ve konuşmuş
 - Bana senmi vurdun? demiş adama.
- Ben vurdum lan ne olacak demiş adam.
 -Şakadan mı vurdun ciddiden mi?
  -Ciddi vurdum napacan?!
 Hoca: - Aman aman, öyle olsun... Cunku şakadan hiç hoşlanmam da ...













DEMOKRASİ







Bir akşam, çocuk babasına sormuş;



- Baba, okulda yönetim biçimlerini inceliyoruz. Bana demokrasiyi anlatır mısın?



Babası;



- Bak oğlum, ben çok para kazanıyorum, yani kapitalistim. Annen paramızı idare ediyor, yani hükümet. Biz senin için çalışıyoruz, yani sen halksın. Küçük kardeşin geleceğimiz, hizmetçimiz ise işçi sınıfının bir üyesi. Hepimizin barış içinde yaşadığı bu sisteme demokrasi diyoruz.



Çocuk kafası karışmış olarak yatıp uyumuş. Gece bir ara küçük kardeşinin ağlamasıyla uyanmış. Kardeşinin altını pislettiğini görünce de haber vermek için anne ve babasının odasına gitmiş.



Annesi uyuyor ama babası yatakta değil!.



Hizmetçinin odasında, babasının hizmetçi ile birlikte olduğunu farkederek odasına dönmüş ve okulu için not almaya başlamış:

DEMO

“Bu demokrasi denilen sistemi şahsen hiç beğenmedim. Kapitalistler isçileri becerirken, hükümet uyuyor, halk endişeli, geleceğimiz ise bok içinde…”












Maymun



Bir gün bir adam bir köye gider ve tanesi 10 dolardan maymun alacağını söyler. Köyde oldukça fazla maymun vardır ve köylüler hemen maymun yakalamaya çıkarlar. Bir süre sonraysa maymun sayısı azalır ve yakalanması zorlaşır.  Köylüler vazgeçmesin diye adam, 10 dolar yerine 20 dolardan alacağını söyler. Heveslenen köylüler yeniden maymun yakalamaya çıkar. Fiyat bir süre sonra 25 dolara yükselir; ama maymun yok denecek kadar azalır. Bunun üzerine adam 50 dolar vereceğini söyler; ama işi yardımcısına devreder ve kendi şehre döner. Yardımcısı ise köylülere bir teklifte bulur. Kafesteki maymunların tanesini 35 dolara köylülere satmayı söyler ve adam geri geldiğinde yeniden 50 dolara geri satabileceklerini anlatır. Köylüler kabul eder ve maymunları alırlar. Ama daha sonra ne adamdan ne de yardımcısından haber alırlar....















Sarışın

-Sarışın kadının bir sorunu vardır ve yetkili kişiyi arar.

"İyi günler bi problemim vardi benim.

"Buyrun hanımefendi yardımcı olayım ben size, elimden geldiğince."

"İnternete bağlanamıyorum ben!! "

"Bakalım nedir problem, ne yazıyor şu an ekranınızda?"

"Göremiyorum ki, elektrikler kesik! "














Eskimo geleneklerinden  biri


Eskimolarda eve gelen misafire ,evin genç kızı ikram edilir. Misafir geçirdiği gecenin memnuniyet derecesine göre genç kıza altın bilezik,yüzük ,pırlanta takar;genç kız evlenme zamanı gelince aday damatlar,en çok bilezik ,pırlanta takıntıları olan kızı tercih etmektedirler.(Gerçektir.E.S)









Iki bebek süpermarketin sebze bölümünde  sohbet ediyorlarmis.
"Ay" demis biraz büyük olani, "Annem kereviz aldi. Pisince kokusu berbat!.. Sen
ne güzel hala meme emiyorsun... Keske ben de meme emseydim!.."
"Geç kardesim! her seygöründügü gibi degil." demis öteki... "Günde iki paket
sigara içen bir adamla ayni memeyi paylasmak ne demek biliyormusun?..









Temelin karısı ölmüş..Temel hergün Karısı Fadimenin mezarını ziyaret etmeye başlamış

Bunu gören Dursun"Temel,Fadimeyi bu kadar çokmu seviyordun?" diye sormuş:

"Yok demiş Temel.Mezarının Toprağı kurumadan evlenmeyeceğime söz vermiştim.Ona bakıyorum"















GERİ DÖNEMEYİZ

Temel ve Dursun otobanda iki sarışını arabalarına alırlar ve ıssız ,uygun bir yer aramaya 

başlarlar...

Yarım saat sonra istedikleri yere yaklaştıklarında sarışınlardan biri;

-Şimdiden söyleyelim ,biz dönmeyiz.Temel cevap verir:

-Valla bu kadar geldikten sonra bizde dönmeyiz.....

























Kadın Öğretmen



Türkçe dersinde öğretmen sormuş:
-Ali,"Ben güzelim" dersem,hangi zamana denk gelir?
-Geçmiş Zamana...











Vulpes vulpes sitting.jpg




TİlKİNİN ORUCU
Tilki ormanda gezmektedir. Bir
ağacın dalında asili bir geyik
budu... görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol
etmeye baslar ve görür ki bu bir
tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya
bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını
kollarının üzerine koyarak yatar,
biraz sonra kurt gelir, budu görür
ve yatan tilkiyi de tabi…
Tilkiye sorar ‘ne yapıyorsun
dostum’
Tilki cevap verir ‘hiç… Yatıyorum’
-Burada bir but var
-Evet var
-Neden yemedin
Tilki sakince cevap verir;
‘BU GÜN ORUCUM’
Kurt kendinden emin;
‘Ben yiyeyim o zaman’
Tilki ‘Buyur afiyet olsun’ der.
Kurt but'a uzanır uzanmaz bir
patlama, ortalık toz duman, kurt
yaralı, hareketsiz, 10 metre uzakta,
perişan halde yatarken tilki
sakince budu yemeye başlar.
Bunu gören kurt;
‘LAN ŞEREFSİZ HANI ORUÇTUN’
Tilki pişkin pişkin;
‘Biraz önce top patladı duymadın
mı ?








ŞARAP GURMESİ

Şarap fabrikasının gurmesi ölür.Yenisi için ilan verilir.

Perişan kılıklı,ayyaş birisi başvurur..

Fabrika müdürü ayyaşı başından savmak için,test olarak bir kadeh

şarap verir;adam şarabı içer ;
"kırmızı bir yakut,3 yıllık ,kapadokya üzümlerinden yapılmış,çelik varillerde


saklanmamış"

Müdür şaşkınlıkla"doğru" der.

Bir başka şarabı tattırır "Boğazkere öküzgözü,10 yıllık,Ege bölgesi ve meşe fıçılarda yıllanmış"

Müdür iyice şaşırmıştır..Sarışın sekreterinin yanına gider ve bir bardak suya idrarından biraz koyup

getirmesini söyler ve Beyaz şarap olarak içirir ...Adamın yanıtı:

"Sarışın,25 yaşında,4 aylık hamile...Eğer beni işe almazsan babasını da söylerim.."













AVUKATLAR VE YARGIÇ



Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çagırırlar
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır
Ayşe Hanım
Beni tanıyor musunuz ?
Yaşlı teyze cevap verir
Ah evet Avukat Bey sizi çocuklugunuzdan beri tanıyorum
Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız
Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediginiz insanların arkasından konusuyorsunuz, 2 lira fazla kazanmak için herkesi satarsınız
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur
Adam ne yapacagını bilemez bir halde kadına tekrar sorar
Peki Ayşe Hanım, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz ?
Kadın yine cevaplar
Elbette tanıyorum
Çocuklugunda ona dadılık yapmıstım
Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir
Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdıgını söylüyor
Yine herkes şokta
Bütün salonu bir ugultu kaplar
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın
avukatını da kürsüye çagırır ve ikisine de egilmelerini söyleyerek
kulaklarına şunu fısıldar
Eger bu kadına beni tanıyıp tanımadıgını sorarsanız anam avradım olsun ikinizi de harcarım der  








Ceyn ormanda Tarzan la ilk karsilastiginda ondan cok etkilenir ve uzun bir sohbete dalar. Sonunda konu cinsellige gelir 
Ceyn sorar :
- Peki, seks konusunu nasil hallediyorsun?
- Seks, ne olmak?
Bunun uzerine Ceyn detayli bir sekilde anlatir. Tarzan :
- Haaa, ben agaç deligi kullanmak.
Ceyn, bunun yanlis oldugunu söyler ve dogrusunu göstermek için soyunur.
Çirilçiplak kalinca yere uzanir, bacaklarini ayirir ve :
- O is için dogru yer burasidir, Tarzan.
Tarzan da soyunur, Ceyne yaklasir ve Ceyn'in orasina korkunç bir tekme atar.
Ceyn aciyla firlar, dakikalarca inler.
Sakinlestikten sonra sinirle Tarzan a döner ve sorar :
- Neden yaptin bunu Tarzan?
- Tarzan kontrol etmek; içerde ari var mi...










Adam günün yorgunluğu üzerinde,  İETT durağında otobüs beklemektedir. Uzun bir zaman sonra beklediği güzergâhın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir, iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur: 
- Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun? 
- Kim olduğunuzu bilmeli miyim? 
- Ben Y.Doçent...... falan kişiyim. 
- Evet? 
- Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın! 
- Size bir soru sormak istiyorum. Siz Yrd. Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız? 
- Doçent. 
- Peki sonra? 
-  Profesör. 
- Daha sonra? 
- Belki zor ama, Ordünaryus Profesör. 
- Evet... Peki bu dereceden sonra? 
- Hiiç... 
- Ben şimdiden 'hiç'im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım... 
- !!?














PUL KOLEKSİYONU 

Temel çok güzel bir kadını gözüne kestirmiş. 
Kadının peşinde ve bir taraftan da nasıl ayartırım diye düşünüyor.
Klasik tavlama usüllerinden biri geliyor aklına ve birden kadına dönüp :
- Hadi bize gidelum sağa pul kolleksiyonumu cöstereyim. 
Kadın şaşırır fakat bozuntuya vermez:
- Peki ya beğenmezsem 
O zaman ciyinur cidersun.










FUTBOL

Temel ile Dursun Futbolcuymuş

Temel sormuş:La Dursun öbür Dünyada futbol varmıdır?

Dursun:

-La  bende bilmeyrum.Kim önce ölürsr ötekine mektup yaz-

sın ve Dursun Ölmüş.

Temele mektup gelmiş:

-La Temel sana bir eyi bide kötü haberim var;eyisi burada futbol var.

Kötüsü,bu haftaki maçın kadrosunda sende varsın....















Temele sormuşlar;

-Kadının iyisini nasıl anlarsın?

-Konuşmasına bakarım,demiş

-Ya hiç konuşmuyorsa?

-O kadar iyisine rastlamadım














AYNA



Tarihinde ilk kez Erzinca'a ayna gitmiş.

Adamın biri aynayı eline almış ve daha önce 

kendini hiç görmediği için,aynadakini ölen kardeşine benzetmiş..

-Ey gidi gardaşım.."Seni bir daha görmek nasipte varmış"

Aynayı eve götürüp,sarılmış uyumuş kardeşine.

Karısı bakmış ,adamı bir şeye  sarılıp uyuyor.Almış bakmış aynaya;

-Allah belanı versin !Bu garı da kim? "Bi boka benzesede" diyerek

feryat,figan evden çıkıp Muhtara koşmuş;

-Muhtar,muhtar.."Benim herif beni bu çirkin garıyla aldatır"

Muhtar aynaya bakmış ve düşünceli ,düşünceli cevap vermiş;

-Yav bu garıdan çok,gavata benzir


















Adam uzun yıllardan sonra vicdan azabına dayanamaz ve "Bak hanım der... Ben seni bir defacık aşağı kattaki komşumuzun hanımı ile aldattım. Senden özür dilerim... Ama beni asıl üzen o kadının benden para istemesi olmuştu. Bende senin nişan yüzügünü satıp o kadına ilişkinin ücreti olarak ödemiştim." demiş Bunu duyan hanımı hışımla aşağı kata koşturmaya, koştururken de öfkeyle söylenip hayıflanmaya başlar: "Vay utanmaz kadın vay. Ben kendisinin kocasından hiç bir şey istemiyorken, o kaltak senden para ister haaa."





Elmas Gerdanlık



Kadın sinir içinde cep telefonundan kocasını aramış;


-Saat kaç oldu ,hangi Cehennemdesin?


Kocası:


-Aşkım O hiç unutmadığın harika Elmas gerdanlığın bulunduğu


Kuyumcu var ya..Hani o zaman param yoktu alamamıştım ve "Sevgilim bir gün mutlaka bunu sana alacağım,Göreceksin" demiştim..Hatırladın mı?


Bu bsözü duyan kadın birden yumuşamış,heyacandan titreyen bir sesle..


-E..eeee. Evet bir tanem hatırlamaz olurmuyum?Adam da:


-Evet Aşkım,o kuyumcunun hemen yanında ki kahvehanede arkadaşlarla oyundayım.

















  



NASRETTİN HOCA



Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş.etrafındaki esnafları
seyrediyor.bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir
kaç adım sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını
dönmüş.

Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir
yutkunmuş önce,sonra:
- bana senmi vurdun? demiş adama.
Adam:ben vurdum lan ne olacak demiş.
Hoca:sakadan mı vurdun ciddiden mi? demiş
Adam: ciddi vurdum napacan?!
Hoca Aman aman, öyle olsun... Cunku şakadan hiç hoşlanmam da ...







Uçak New York'a yaklaşırken iki pilot konuşmaktadırlar. Ne var ki mikrofon açık kalmıştır ve konuşulanlar bütün yolcularca dinlenmektedir.
 New York'a iner inmez, önce ılık bir banyo yapacağım. Sonra buzlu bir duble viski içeceğim, sonra da o sarışın saçlı, uzun bacaklı hostesle..."
Bunları duyan sarışın saçlıi uzun bacaklı hostes hemen pilot kabinine doğru koşmaya başlar. Yaşlı bir yolcu, hostesin yolunu keser:
-"Acele etme kızım. Bırak da rahat rahat viskisini içsin."














BORSACI



Biri genç, biride yaşlı iki borsacı parkta sohbet ederek yürürler. Yaşlı borsacı, genç olana püf noktaları verir. Yaşlı borsacı “bu meslekte başarılı olmak için yalnızca fırsatları değerlendirmek yetmez; kendi fırsatlarını da yaratman gerekir. Uyanık olmalı ve hiç beklenmedik zamanlarda çıkabilecek büyük fırsatları görebilmelisin. Bak mesela şu karşıda gördüğün taze köpek pisliği sana sadece iğrenç geliyor; ama bu pislikten bir lokma alırsan sana 1 milyar lira vereceğimi söylesem, bakış açın değişir. Yapar mısın?” der. Genç borsacı yaparım der ve parmağını pisliğe daldırıp bir lokmayı ağzına atar. Yaşlı borsacı da 1 milyar lirayı verir. Daha sonra genç olan yaşlı borsacıya söyler; ‘peki, ben size aynı teklifte bulunsam kabul eder miydiniz?’ Yaşlı borsacı kabul eder ve o da bir parmak pisliği ağzına atar. Bir süre sonra genç borsacı dayanamaz sorar; ‘Hocam ne sizin cebinizdeki para miktarı değişti, ne de benim cebime para girdi. Biz bu pisliği neden yedik?’ Yaşlı borsacı cevap verir ve ‘öyle deme evladım, 2 milyar liralık işlem hacmi yarattık,’ der....











CİK DEDİ 

Adamın birinin kuşu varmış. Adam kuşunu çok ama çok seviyormuş. Kuşunun eşleşme zamanı gelmiş ve adam kuş satılan yere gitmiş. Bir bakmış çok güzel, renkli, konuşan bir kuş görmuş; bir bakmış fiyatına çok pahalı. Sonra gezerken bir tane daha görmüş güzel, konuşan, renkli. Fiyatına bakmış : 
"Ohhhh, demiş Çok ucuz ben bunu alayım", gitmiş adama demiş : 
"Ben bu kuşu alacağım"; adam da demiş : 
"Tamam ama bir sorunu var c leri s anlıyor." 
Adam demiş : 
"Önemli değil"  demiş ve almış. Eve gitmiş akşam olunca üstlerini kapatmış ve kendide yatmaya gitmiş bir bakmış sesler geliyor hiç aldırmamış geri uyumuş. Sabah olunca gitmiş bakmış : 
 Kuşu kanlar içinde yatıyor.Ne yaptın kuşuma sen demiş. 
"Vallahi benim hiç suçum yok  bana cik ,cik dedi  bende ciktim" 

















(Temel bu sefer gerçekten akıllı)


Nasa Mars'a adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş. İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar: - 1 Milyon Dolar demiş ve eklemiş - kızılhaça bağışlayacağım. İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar. Doktor: - 2 Milyon Dolar demiş. - Bir milyonunu aileme bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım. Üçüncü aday olan Temel aynı soruya - 3 Milyon Dolar diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle: - 1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars'a gönderiri















  İKİ ORGAN 


Tanri Adem'e gelir ve "Sana bir iyi bir de kötü haberim var"der.
Adem "O zaman önce iyi haberleri ver" der. Tanrı açıklamaya baslamıs,"Sana iki yeni organ verecegim. Birinin adı Beyin. Yeni seyler yaratmana, problemleri çözmene,Havva ile zeki ve zevkli sohbetler etmeni saglayacak" demis.Verecegim ikinci organin adı ise Penis.Bu sana inanilmaz zevk verecek, üremeni saglayarak dünyanın nüfusunu arttırmaya yarayacak, Havva'yi çok memnun edebileceksin, sana daha da aşık olacak" demis.Adem çok heyecanlanmış,
"Bunlar harika hediyeler.Böyle güzel iki haberden sonra hangi haber kötü
gelebilir ki" diye sormus? Tanri Adem'e üzüntü içinde bakmis ve "Bu iki
organi asla ayni anda kullanamayacaksin!" demis






Nasa Mars'a adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de
 geri dönemeyecekmiş.
 İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:
 - 1 Milyon Dolar demiş ve eklemiş - kızılhaça bağışlayacağım.
 İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar. Doktor:
 - 2 Milyon Dolar demiş. - Bir milyonunu aileme bir milyonunu da tıbbi
 araştırmalara bağışlayacağım.
 Üçüncü aday olan Temel aynı soruya
 - 3 Milyon Dolar diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az
 isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel
 yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle: 
- 1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars'a göndeririz









 Malum, avcılar atıcılıklarıyla meşhurdurlar. Yine bir mecliste üç avcı karşılıklı olarak köpeklerini övüyorlarmış. Birincisi demiş ki:"Benim köpeğim çok akıllıdır, bakkala gönderirim, ne istersem alır ve getirir." Hemen ikinci avcı atlamış:" Ya benimki! Sadece istediklerimi almakla kalmaz, paranın üstünü de doğru olarak getirir, satış fişini de alır vs. vs.
Bu sırada üçüncü avcı kendinden emin bir tavırla aynen şöyle der:"Sizin köpeklerinizin alışveriş ettiği dükkanı benim köpeğim çalıştırıyor."










VİAGRA

Ufaklik, sokakta oynarken bir kutu Viagra bulur. Bir zamane

cocugu olarak bunun ona neler kazandıracağını şıp diye anlar ve

kutuyu cebine atar. Aksam babasının yanina gider, "Bak sokakta

ne buldum! Bir on milyonluk verirsen senin olur ne dersin?"

Şasıran baba cevap verir, "Aslinda fena teklif degil ama neyse ki

benim onlara ihtiyacım yok. Git dedene bir sor belki o alır."

Ufaklik derhal dedesine gider ve haplari 10 milyona satmayi teklif

eder. Dedesi sorar, "Sagol oglum ama bunların is goreceğinden

nasıl emin olacagim?"Cocuk, "Offf nerden bileyim dede! Ama

televizyonda ise yaradığını soyluyorlardı."Dedesi, "Peki, bu gece

bir deneyeyim." der. Eger işe yararsa yarin parani alırsin tamam

mi?" Ufaklik teklifi kabul eder ve ertesi sabah dedesini ziyaret

eder. Gulumseyen dede torununun eline 50 milyon sıkiştırır. cocuk

saşırır, "Dede! Seninle 10 milyona anlastigimizi saniyordum?"

"Tamamdir oglum hepsi senin... 40 milyonu Büyuk annenden!"











HAFTA SONUN MAVHOLMUŞ





Delikanlı küçük kasabasından çıkıp şehrin en büyük marketinde işe başvurur. Burada her şey ama her şey satılmaktadır.



Patron sorar:



- Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?



- Evet, kasabadaki tek markette çalışmıştım.



Patronun gözü çocuğu tutar:



- İyi, yarın başlıyorsun.



Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına alır:



- Evet, bugün kaç satış yaptın?



- Bir!



- Ne! Bir mi? Diğerleri 20-30 satış yaptılar. Nasıl bir tane olur? Kaç dolar tuttu peki?



- 320.334 dolar tuttu.



Patron şaşırır:



- Nasıl becerdin bunu?



- Adama basta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattım. Adama nerede balık tutacağını sordum. Kıyıda deyince bir tekneye ihtiyacı olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattım. Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep de sattım.



Patron şoka girmiştir:



- Ne diyorsun, bütün bunları bir küçük olta almaya gelen bir adama mı sattın?



Genç satıcı cevap verir :



- Yoo, aslında karısı için kanatlı ped almaya gelmişti... Ben de ona söyle dedim:

'Hafta sonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git.'



















Öpücük



Dünya Savaşı arefesinde; bir Nazi subayı, bir yaşlı kadın, bir delikanlı ve bir de genç kız bir tren kompartımanında yolculuk etmektedirler. Tren bir yerde tünele girer.
Karanlıkta, bir öpücük sesi ve hemen ardından da bir tokat sesi duyulur. Tren tekrar ışığa çıkarken, yaşlı kadın şöyle düşünür:
-"Zamane gençleri işte. Oğlan kızı öptü ama tokadı da bir güzel yedi."
Genç kız şöyle düşünür:
-"Salak oğlan, benim yerime yaşlı kadını öptü ama oh olsun, tokadı da yedi."
Nazi subayı şöyle düşünür:
-"İşe bak yahu, kızı oğlan öptü, tokadı ben yedim."
Delikanlı ise şöyle düşünür:
"Oooh canıma değsin. Havaya bir öpücük, Nazi bozuntusuna okkalı bir şamar!".





DAVA








Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar.
Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır:


Ayşe Hanım...Beni tanıyor musunuz ?
Yaşlı teyze cevap verir
Ah evet Avukat Bey sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum
Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız!
Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konusuyorsunuz, 2 lira fazla kazanmak için herkesi satarsınız
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur
Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar
Peki Ayşe Hanım, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz ?
Kadın yine cevaplarElbette tanıyorum...Çocukluğunda ona dadılık yapmıştımTembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir.Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor
Yine herkes şokta;Bütün salonu bir uğultu kaplar!
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın
avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini söyleyerekkulaklarına şunu fısıldar:
Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız anam avradım olsun ikinizi de harcarım der






Babası oğluna iş kurmak ister;ancak oğlan çok salak olduğu için, hiç bir işi beceremez.En sonunda babası 

tam otomatik bir sosis fabrikası kurdutmuş...Bari bu işi öğrensin  diye,fabrikadaki sosis makinesinin başına götürmüş:

-Bak oğlum,buradan öküzü yolluyorsun diğer taraftan sosis olarak çıkıyor...Bu kada basit anladın mı?

-Peki baba,buradan sosisi goysak,öteki taraftan öküz  olarak çıkarmı?

-Maalesef evladım...O teknoloji sadece ananda var































DİREKT YOLLA





Temel askerde parasız kalır.Para isteyebileceği bir yerde yoktur.Çaresizlik içinde Allah'a


mektup yazmaya karar verir;"Allah'ım param yok,isteyecek kimsem de yok;bana bir 100 Tl 


gönderirmisin" yazar ve yollar.Askerlerin mektupları komutanlarca okunduğundan,mektubu okuyan komutanı Temel'e acır ve cebindeki son 80 Tl yi Zarfa koyarak Temele yollar.


Zarfı açan temel  80 tlyi alır ve Allah'a tekrar yazar:


"Teşekkür ederim Allah'ım yolladığınız parayı aldım;yalnız bir daha ki mektubu direk bana yollarsanız sevinirim.Çünkü İbne Komutan içindeki 20 TL yi aşırmış..."











KAÇAK

Karadenizliye sormuşlar;

-kaç yıllık evlisin

-Otuz senedir

-Nasıl gidiyor evliliğin

-İlişkimiz yok,elektirik alamıyorum

-Peki ne yapıyorsun?

-Kaçak elektirik kullanıyorum
















Temel,Dursun'a misafirliğe gider.Gece yağmur başlayınca


Dursun konukseverlik gösterir;

-Tmel ,çok fena yağmur yağıyor,eve gitme,brada kal.

Temel kabul eder.Ama ansızın kaybolur;aradan epey zaman

geçtikten sonra ,kapı çalar.Temel sırılsıklam kapıda görünür.

Dursun:

-Neredesin ula Temel merak ettuk.

Temel:

-Eve cittum,pijamamı aldım da


























Adamın biri Afrika’da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş.

Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor. “Şimdi başım dertte” diye düşünmüş minik köpek. Etrafına bakmış, yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş.

Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş;

-Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?



Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış. “Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım” diye düşünmüş leopar.

Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak bundan sonra leopardan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış.

Leopar kopeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna “Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım” demiş.




Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaştığını fark etmiş. “Şimdi ne yapacağım” diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine şöyle demiş;



'Bu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok!'




HOCA ve MEYHANE








Hoca Cuma namazında içki içenleri azarlar:


"Paranızı sokağa atıyorsunuz!Kazanan kim?


Meyhaneci...


En büyük dükkan kimin?


Meyhanecenin...


En güzel ev kimin?


Meyhanecinin.


Bu paraları veren kim?


Sizin gibi kafasızlar..."


Aradan üç ay geçer,bir adam koşarak hocanın yanına gelir,


ellerine sarılıp öper:


"Allah razı olsun hocam.


Verdiğiniz içki vaazı sayesinde,hayatım değişti.."


Hoca memnun ve mutlu olur:


"İçkiyi bırakmanın karşılığını ahirette de göreceksin oğlum.."


Adam:


"İçkiyi bırakmadım hocam,meyhane açtım.."






























  Düğün gecesi Annesi kızını aydınlatmak istedi;kızını bir kenara çekti"Evlendikten dokuz ay sonra çocuğun olacak" dedi-Yok anne "beş ay sonra olacak"










Temel hergün meyhaneye gidiyormuş ve üç kadeh içiyormuş



Bu durum Garsonun dikkatini çeker ve sorar:



-Her gün neden 3 kadeh içki içersiniz?



-Biz 3 kardeşiz,diğer ikisi olmadığından onların yerine içiyorum.Der,Temel



Aradan zaman geçer.Temel bir gün gelir ve 2 kadeh içki ister;garson çok şaşırır ve sorar


-Hayırdır,bu gün 2 kadeh içiyorsunuz,yoksa kardeşiniz öldümü?


-Hayır ben içkiyi bıraktım.



 















           Dua
Papazin papağanı çok terbiyeli ve usluymus. Gözünde gözlük, elinde kutsal kitap devamli dua edermis. Azgın disi bir papağanı belki ondan terbiye alır diy eaynı kafese koymuslar. Papazın papağanı kitabı, gözlügü atmış,
- Tanrim sana sükürler olsun, sonunda dualarim kabul oldu...













  DÖRT EVLİ ERKEK BALIĞA ÇIKAR 

1. erkek:

-balığa çıkabilmek için karıma geçen hafta bütün evi badana yapma sözü verdim. der

2. erkek:

-o da bi şey mi ya ben karıma evdeki bütün elektronik eşyaları yenileme sözü verdim ,der
3. erkek:
-siz gene iyisiniz ben karıma yeni araba sözü verdim der
hepsi şaşırır döner 4. erkeğe sorarlar
-ne o sen karına söz vermedinmi yoksa sesin çıkmıyo
4. erkek:
- yooo ben hiçbirşeye söz vermedim saati sabah 5.30 a kurdum, çalınca karımın kulağına şunları fısıldadım 'karıcım benimle annemlere mi gelirsin yoksa balığa mı çıkayım' dedim karımın cevabı kesin ve netti...
- Sıkı giyin üşütürsün










İKİ SEVGİLİ

Genç kız sevgilisiyle caddede  yörümektedir

Erkek genç kıza güzel sözler söylemekte ve

kızın hoşuna gitmektedir..

"Bana kalbimi daha hızlı çarpatacak bir şey söyle" der genç kız:

"Baban arkadan geliyor"












Papaz ve Zangoç






Papaz iki-üç  metre ilerisinde duran Zangoça seslenmiş;


"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı"


Zangoç sessiz kalmış,cevap vermemiş..Ve İyice köpürmüş


Papaz;"Sana soruyorum be adam!Duymuyormusun?"


"Hayır buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"


"Olacak şeymi,iki adım öteden beni duymuyorsun..."


Zangoç bıyık altından gülmüş:


"İsterseniz yer değişelim anlarsınız!"


Yer değişirler...


Bu kez Zangoç seslenmiş;


"Kilise için toplanan paraları kim iç ediyor?"


Papaz kendi kendine söylenmiş;


"Hakikaten yahu...Buradan hiç bir şey duyulmuyor.."
















     




ŞEREF İÇİN





Napoleon Bonapart İspanya'yı yendiğinde İspanya Kral'ı Napoleon'a:
- Siz sadece para toprak ganimet elde etmek için savaşırsınız oysa biz şeref için savaşırız, der...
Napoleon cevabı yapıştırır:
- Doğru, herkes neye ihtiyacı varsa onun için savaşır









SİYASET





İki emekli parkta Güvercinlere yem atıyorlardı;

İhtiyarlardan biri:

-"Şu güvercinlere ne zaman yem atsam,siyasetçileri hatırlıyorum"der.

Diğer ihtiyar;Neden?

-"Yerlerde dolaşırken elimizden yiyorlar,havalanınca kafamıza şıçıyorlar....












   





Birgün ormanda yangın çıkmış. Bütün hayvanlar kaçışıyormuş. Bakmış Kral Aslan olacak gibi değil : 
-Durun! demiş. Böyle panik yaparsak hepimiz yanarak ölürüz. En iyisi alfabetik sırayla kaçalım demiş. Alfabetik sırayla kaçarken aslan bir bakmış önünde bir bit. Hemen bağırmış : 
-Geçsene lan arkaya! 
Bit sırıtarak : 
-Ben, .m bitiyim, demiş.








Cahil bir baba ve eğitimli oğlu Ormana kamp yapmaya 

giderler.Çadırlarını kurup uykuya dalarlar...

Birkaç saat sonra baba oğlunu kaldırır ve sorar:

-Gök yüzüne bak,ne görüyorsun?

Oğlan;"milyonlarca yıldız görüyorum".

Baba; "Bunlar sana ne ifade ediyor"?

-Konuyu astronomik açıdan incelersek;Evrende milyar-

larca gezegen vardır..

Baba tokadı yapıştırır:

-Salak çadırı çalmışlar...




























 



 Bir gün 75 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider.
Doktor adama bir kavanoz verir ve :
- Bunu doldurup yarın bana getirin.
Ertesi gün ihtiyar kavanozu getirip doktora verir. Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür ve sebebini sorar.
İhtiyar anlatmaya başlar :
-Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadı, sol elimle denedim gene olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı. Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve ağzını denedi gene olmadı.
Doktor kendini tutamamış :
- Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız, diye sormuş.
İhtiyar da :
-Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü.
















Köşede müşteri bekleyen sokak kadınına yaklaşan adam : 
-Kaça, diye sordu...  Bir Saatiniz kaça? 
-Onbin lira... 
-Ben onbin değil, tam yüzbin lira veririm... 
-Gerçekten mi? 
-Gerçekten ya... Valla veririm hemde yüzbin lira... 
-Ama döverim ben... 
-Amaaaaan. Yüzbini verde döv... 
Otele doğru yürüdükleri sırada adam yineledi : 
-Bak söyleyeyim fena döverim ben... 
-Döv canım, yüzbini ver de... 
Soyundukları sırada adam : 
-Son defa söylüyorum fena döverim. 
-Amaaaaan be!... Dövermiş.... Ne kadar döversin yani? 
-Verdiğim parayı geri alıncaya kadar döveri




  






Temel ve Dursun aynı köyün iki delikanlısıdır. Yaşları yirmiyi bulur ve askere giderler.Her ikisi de çakı gibi askerdirler. Günler, aylar geçer ve bizim iki Karadenizlinin başarıları artar. Bir gün, en iyilerin seçileceği bir tatbikata aday olarak giderler. Tatbikatın ana konusu kamuflajdır. Tüm adaylar tatbikatın yapılacağı meydana toplanır. Askerlerden istenen bu boş arazide en iyi kamuflajı uygulamaktır. Askerler dört bir yana dağılarak saklanmaya başlarlar.Temel ve Dursun saklanmaya çalışırken iki tane boş çuval bulurlar. Temel birine, Dursun birine girer. Diğer askerlerin denetimi biter, sıra bizimkilere gelir. Komutan Dursun’un çuvalının başına gelir. Çuvala bir tekme atar. Dursun “Hav havv!” diye bağırır. Komutan içinden 'Aferin iyi kamufle olmuş” diye mırıldanır. Sıra Temel’in çuvalına gelir ve ona da bir tekme atar. Çıt çıkmaz. Bir tekme daha, gene çıt yok. Komutan dayanamaz ve öyle bir tekme vurur ki, Temel bu kez acıyla bağırır: “Patates, patates!”














 Müzikli Danslı Eğlence






Yaşları 60 ın üstünde bir çift ,gittikleri müzikli eğlence yerinde


yemeklerini yemektedirler.


Yemeğin sonlarına doğru,kadının çok sevdiği bir dans müziği


çalmaya başlar.Sahnedeki çiftler de dans etmektedir...


"Ali'ciğim hadi dans edelim.."


"Yahuu.. Boş ver ..Ne güzel yemek yiyoruz.."


"Güzel kocacacığım..Benimle dans edermisin?"


"Şimdi olmaz..Bak içkimi yudumluyorum."


"KALK  ULAN DEDİM"


Ali Bey yerinden hemen fırlar eşinin elini


nazikçe tutarak dans pistinin yolunu tutarlar





(Olmuş bir olay..Bir dostun başına gelmiş..)















Temeli ameliyata almışlar;doktorlar maskelerini

takmaya başlarken  Temel yarı baygın:

"Boşuna uğraşmayın ,hepinizi taniyrum"














Belediye otobüsü ağzına kadar dolu,yaşlı adamcağız ayakta.Elindeki bastonu,her duruş ve kalkışta düşmemek için kullanıyor ve zorlukla ayakta durabiliyor:

Bu sırada oturmakta olan gençlerden biri küstahça akıl veriyor:

-Dede,, Dede... Bastonun ucuna  lastik taksan kaymaz!

-Ah oğlum demiş yaşlı adam,senin baban O lastiği zamanında takmış olsaydı,ben şimdi bu otobüste oturacak yer bulmuş olurdum


  



















  Bizim temel, bir yerden duymus iste, yılın modası es değiştirmek diye! 


Tamam, demis Dursun da 
Ve o gece, Temel'lerin yatak odası: 
Ula Dursun, bizim karılar su anda ne yapıyordur acaba? 


 





 

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında , adamın biri sorar :

_ Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz ?



Doktor :

_ Bir küveti su ile dolduruyoruz . sonra hastaya üç şey veriyoruz . Bir kaşık , bir fincan , ve bir kova .

sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz . siz ne yapardınız ?

Adam :

_ Ooo ! Anladım . Normal bir insan kovayı tercih eder . çünkü kova kaşık ve fincandan büyük .



_ Hayır , der doktor . Normal bir insan küvetin tıpasını çeker .







" GERÇEK AKIL, SADECE BİZE SUNULAN ÇÖZÜMLERİ SEÇMEK DEĞİL, EN UYGUN ÇÖZÜMÜ BULABİLMEKTİR!









DİLENCİ

Adam,Topal Dilenciye para vermiş ve gönlünü de almak için:

- Ayağın topal ama şükret ,ya kör olsaydın?

Dilenci:

- Körlüğü de denedim Abi,iş yok...Onluk diye

beşlikleri yutturuyorlar..
















  Fadime, kocası Temel olmadan ilk defa tatile çıkar. İlk mola yerinden cep telefonuyla Temel'i arar: 


"Kocacım yolculuğum çok iyi gidiyor, bir doktor beyle tanıştık, çok hoşsohbet birisi" der. İkinci molada tekrar arar: "
-Yolculuk çok iyi gidiyor, şu an doktorla yemekteyiz" ...Sabah tatil yöresine varınca tekrar arar: "
"Kocacım otelime geldim, tesadüf doktorla aynı oteldeyiz" ...Temel olaydan kıllanır ama ne yapsın?..Öğle vakti Temel Fadime'yi arar: 
"Tatil nasıl gidiyor Karıcım? "
"çok iyi gidiyor, bizde doktorla yemek yiyorduk, çok eğleniyoruz..." Temel olaydan iyice kıllanmıştır. Öğleden sonra tekrar arar Fadime'yi; 
"Tatil nasıl gidiyor..."
-İyi, bizde doktorla havuz başındayız, bana güneş yağı sürüyordu, birazdan havuza gireceğiz..."
-Üzerinde şu an ne var? der Temel. 
- Bikinim. 
-İyi üstünü çıkart. "
-niye?" 
- Çıkartt!.. 
- Şimdide altını çıkart. "
-niye?" 
-Çıkart!.. 


-Şimdide bacaklarını aç ve güneşe doğru döndür. 
-"Tamam ama niye yaptım?" 
- Güneş giren yere doktor girmezde ondan.



 




Bir grup kadın golf oynamaktadırlar. Kadınlardan biri sert bir vuruş yapar ve top biraz ötede oynayan erkeklerin tarafına gider, ayaktaki erkeklerin birine çarpar, adam ellerini bacak arasında tutarak iki büklüm olur ve yere yıkılır. Kadınlar özür dilemek için o tarafa doğru giderler. Adam yerde kıvranmaktadır. Kadınlardan biri , " Beyefendi kusurumuza bakmayın istemeden oldu çok acıyor mu ? " Adam cevap vermez ve elleri bacaklarının arasında inlemeye devam eder . Kadın " Beyefendi müsaade edin size yardım edeyim ben fizik terapistiyim ." Adam , " Tamam ... tamam birazdan iyi olurum , geçer geçer .. ahh ıhh .. " Kadın ısrar eder " Lütfen bırakın yardım edeyim .. " Adam isteksiz isteksiz " peki " der . Kadın adamın ellerini iki yana açar ve kemerini çözer, pantolonunun üst düğmelerini açtıktan sonra, ellerini oradan içeriye sokarak masaj yapmaya başlar, aradan bir iki dakika geçtikten sonra , " Simdi nasıl hissediyorsunuz? " diye sorar. Adam iyice gevşemiştir , " Gerçekten çok iyi ama , elim hala deli gibi acıyor.





















Dursun Amerika'da çalışıyor. Arıyor Trabzon'dan Temel'i, diyor ki:
- Oğlum Temel bak, Amerika'ya gel, buranın taşı toprağı altın, çok iş var, çok zengin memleket!
Temel düşünüyor, taşınıyor, gitmeye karar veriyor. Uçaktan iniyor, hava alanında çıkışta bir bakıyor yerde 100 dolar var. Tam almak için eğiliyor, sonra vazgeçiyor ve içinden diyor ki:
- Yahu ilk günden çalışmaya mı başlanır















   Polis arabayı
durdurur; tebrik ederim bugün tek kemer takan siz - siniz ve 500 TL   ÖDÜL kazandınız ...Ödülle ne yapacaksınız?




TTemel hemen 'EHLİYET'alacağım demiş.Fadime söze karışmış “siz ona bakmayın İİÇİNCE sapıtıyor”Polis sinirlenmeye başlamışken, arkada oturan Dursun:Ula ben s size dedum ÇALINTI arabayla yola çıkmayalım başımıza iş gelir diye"



İ Polis iyice kızmışken,bagajdan İdris seslenmiş;”Neoldi uşaklar GEÇTİKMİ sSINIRI"











Dul bir adamla dul bir kadı evlenirler,Her ikisinin de önceki evliliklerinden 


birer çocukları vardır.Evlendikten sonra bir çoçukları olur.Zaman geçer çocuklar büyür.


Çocuklar birgün bahçede oynarlarken kavgaya tutuşurlar.Evin penceresinden durumu gören hanım ,eşine bağırır:


-Bey çabuk gel çocuklar kavga ediyor!


Adam seslenmiş:


-Kim,kiminle kavga ediyor?


Kadın cevap vermiş:


"Seninki ile benimki bir olmuş,bizimkini dövüyorlar"




























Adam günün yorgunluğu üzerinde, perişan bir vaziyette İETT durağında otobüs beklemektedir. Nihayet uzun bir zaman sonra beklediği güzergâhın aracı gelir ve biletini attıktan sonra arka taraflara doğru ilerlemeye başlar. Bir, iki adım ilerisindeki çift kişilik koltuğun boş olanına doğru ilerler; tam oturacağı sırada engelleyici bir ses tonu onu durdurur: 

- "Buraya oturamazsın! Ben kimim biliyor musun? 

- Kim olduğunuzu bilmeli miyim? 

- Ben Yrd. Doç. falan kişiyim. 

- Evet? 

- Benim gibi kıdemli birinin yanına oturamazsın! 

- Size bir soru sormak istiyorum. Siz Yrd. Doçentlik ünvanınızdan sonra ne olacaksınız? 

- Doçent. 

- Peki sonra? 

- Şayet başımıza bir şey gelmezse Profesör. 

- Daha sonra? 

- Belki zor ama, Ordünaryus Profesör. 

- Evet... Peki bu dereceden sonra? 

- Hiiç... 


- Ben şimdiden 'hiç'im; lütfen müsade edin yanınıza oturayım... 

















Büyük bir sirketin üst düzey yöneticilerinden biri bir gün New Yorküzerinde balonla dolasmaya çıkar. Aksilik bu ya, pusulasını asağıya düsürür ve kaybolur.  Inmek için uygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde  sigara içen bir adam görür ve alçalır. "Pardon. Ben neredeyim acaba?" diye sorar.   "Yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içindesin" der adam. Yönetici sinirlenir:   "Sen mühendissin degil mi?" diye sorar.  "Evet." der adam. "Nereden bildin?" "Çünkü başım belada ve sana bir soru soruyorum. Verdigin cevap 100% dogru fakat hiç bir isime yaramıyor." "Sen de yöneticisin degil mi?"   "Evet sen nereden bildin?"   "Çünkü yerden 500 feet yükseklikte bir balonun içinde kaybolmussun. Pusulan yok, berbat durumdasın. Fakat bu simdi benim sucum oldu."








Baba, ortaokula giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir: 
-"Getir bakayım şu karneyi!" 
-"Al baba.." 
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf. 
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!" 
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."














ORHAN BORAN

Orhan Boran,Ankara Radyosundaki Orhan Boran ve YUPİ  programına gelmek için İstanbul Hava Limanından Ankaraya uçar

Zar -zor yetişebilecek durumdadır.Hava limanından çıkınca güçlükle bir taksi  bir taksi bulur:

-Ankara radyosuna girmek istiyorum.Taksici Orhan Boranı tanıyamaz.

-Olmaz Abi der taksici "45 dakika sonra  radyoda Orhan Boran-Yupi programını dinleyeceğim."o

yıllarda taksilerde radyo yoktu.

-Ankara radyosuna gidiş kaç para

-10 lira

-50 lira veririm

-Atla Abi "Kim s.kl.r Orhan Boranı



(Müjdat Gezen bitr TV programında anlattı)











Temel üzgün bir şekilde yolda yürürken ayağına bir şey takılmış. Ayağına takılan şey aynı Alâeddin’in sihirli lambasına benziyormuş. Temel zaman geçirmeden lambayı ovalamaya başlamış. İçinden çıkan cin: 'Dile benden ne dilersen!' deyince, Temel, mahçup, ‘özür dilerum’ demiş.

















SARIŞIN

Sarışın iki kulağı yanmış halde Hastaneye  gider.

"Kulaklarınıza ne oldu" der,Doktor

"Ütü yapıyordum ,o sırada telefon çaldı;bende telefon

diye ütüyü koydum kulağıma"

"Peki öteki kulağınız nasıl yandı"?

"Tekrar aradı.....!"















BANKA SOYGUNU



 



Temel banka soymak suçu ile yargılanmaktaymış. Son celsede hakim yeterli delil bulunmadığı için davanın düşmesine karar verir.



Temel bu güzel haberi duyduğu an hakime seslenir:
- Uy cözüni sevdigumun hacim beyi, yani şimdi bu paralar benumdur, değil mi



 











Temel bir gün Trabzon'a gidecek, terminalde otobüse biner ve şoför koltuğuna oturur.
- Ya hemşerim senin yerin ora değil sen arkaya geç, derler ama laf anlatamazlar. Sonunda biri gelir Temel'in kulağına bir şeyler fısıldar, Temel hemen en arka beşli koltuğa geçer. Merak edenler sorar:
- Ne söyledin?
Adam da:
- O koltuk Trabzon'a gitmiyor, arka beşli gidiyor dedim, der.



  




Malulen Emeklilik



Emeklilik islemlerii için uğraşan adam sigortaya  başvurur. Görevli kadın yaşını doğrulatmak için bir kimlik belgesi sorunca adam ceplerini arar, ve cüzdanını evde unuttuğunu fark edince durumu anlatır. Görevli kadin 

'' gömlek düğmelerinizi açın o zaman'' der. 

Şaşıran adam bir bir açar düğmeleri ve bembeyaz göğüs kılları ortaya çıkınca görevli kadın '' tamam bu gördüğüm yeterli '' yanıtıyla evrakları onaylar. Şaşkınlık içinde eve gidip emeklilik işlerini nasıl hallettiğini eşine anlatır adamcağız. Eşinden gelen yanıt bir başka olur: 
- ''Keşke pantalonunun düğmelerini açsaydın, o zaman bir de maluliyet farkı da alırdın...'











 




BBüyük bir şirketin üst düzey yöneticilerinden biri, New York üzerinde balonla ggezmeye çıkar. Aksilik bu ya, pusulasını aşağıya düşürür ve kkaybolur. İnmek için uuygun bir yer ararken bir gökdelenin tepesinde sigara içen bir adam görür ve aalçalır.
- Pardon. Ben neredeyim acaba? diye sorar.
- Yerden 500 metre yükseklikte bir balonun içindesin.
yyönetici sinirlenir:
- Sen mühendissin değil mi?
- Evet, nereden bildin?
- Çünkü başım belada ve sana bir soru soruyorum. Verdiğin cevap %100 doğru
fakat hiç bir işime yaramıyor.
- Sen de yöneticisin değil mi?
- Evet ama sen nereden bildin?
- Çünkü yerden 500 metre yükseklikte bir balonun içinde kaybolmuşsun. Pusulan yyok, berbat durumdasın. Fakat bu şimdi benim suçum oldu.






Amerikalı bilim adamının, Trabzon- Hamsiköyde verdiği konferans çok beğenilir


Köylüler Amerikalıya iyi bir hediye vermek isterler ve bir toplantı yapmaya karar verirler


İlginç öneriler gelir;


-Bir kasa hamsi verelum...yerken bizi hatırlasın.


-Meşhur tereyağımızdan bir paket yapalum..


Derken toplantıyı yöneten Dursun,katılanlara seslenir;


-Arkadaşlar,bir-iki günde yeyup bitireceği hediye vermiyelum.Öyle bir hediye verelimki


eline her alduğunda bizi haturlasun.


Temel kalabalıktan seslenir,


-Sünnet edelum o zaman.






























 



















******Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın Bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk ssürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yyüzüne tükürmesi efendim...











































BBir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içyerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler. 

- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sex te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp ssandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel ddeğişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir aadım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş, 

-"Sandaletleri ters giydin lan!..."










































 



Orhan Boran çevresindekilere Fıkra anlatırken ,tam fıkranın ortasında bir adam Orhan Borana sorar.


-Affedersiniz ,"Tuvalet nerede"


Orhan Boran hiç istifini bozmadan tuvaleti tarif eder:


-Doğru git ,sağa dön karşına üstünde CENTİLMENler için  yazan bir kapı çıkar.Yazıya aldırma gir içeri.





(Müjdat Gezen bir TV de anlattı)
















On yıldır evlilermiş.. Ama ilk gecelerinden beri, adam hep karanlıkta sevişmek istiyor ve öyle yapıyorlarmış.Kadıncağız yıllar yılı kaç kez sabahlara kadar yalvarmış, bir kerecik olsun, ışıkları yakıp sevişmek için ama adam hep inatla "Hayır" demiş. "Kesinlikle olmaz. İlle de karanlıkta sevişeceğiz."


 O gece kadıncağız gene ışıkları yakmak için yalvaracak gibi olmuş, ama hemen vazgeçmiş. Kocası on yıl sonra insafa gelecek değil ya.. 


Vazgeçmiş ama sadece yalvarmaktan.. Kafasına koymuş, bu kez çünkü.. Tam sevişmenin en heyecanlı anı, en doruk noktasında elini kaydırıp, yatağın baş ucundaki gece lambasının düğmesine dokunuvermiş. Bir de ne görsün..


 Kocasının beline, o yapay aletlerden biri bağlı değil mi? "Bunu bana nasıl yaparsın" diye haykırmış. "Bunca yıldır, bu işi sahte bir aletle yaptığını bana söylemedin bile.. Hemen açıkla bana her şeyi.. Hemen..


" Adam çok ama çok soğukkanlı yanıt vermiş. "Tamam, tamam.. Her şeyi izah edeceğim sana.. Ama önce sen bana şu üç çocuğumuzu izah et, bakalım!.."

















M       Muhasebeciye sormuşlar:




“Bir daha dünyaya gelirsen hangi işi yapmak istersin?”


“İİmamlık” demiş.


“Neden?” demişler.


MMevzuat hep aynı, hiç değişmiyor.”














ECEM BOYNER

AAŞAĞIDAKİ FIKRAYI TÜM ÇALIŞANLARINA GÖNDERMİŞ


DDoğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.Bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış.


KKar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş. Yanında da en yakın yardımcısı Haso.Ağa sısıtını köye doğru döner sonra sorarmış:-'Ula Hasso, ahali bakiy mi?'Hasso cevap verirmiş:-'Evet ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir.'


AAğa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış 'Abdullah Cizrelioglu'.Sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:>-'Hala bBakirler mi?'-'He ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkıslirler.'


HHer sene ayni tören sürermiş.Aradan 7 yıl geçmiş.Ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına.Sormuş HHasso'ya:-'Ahali bakir mi?'-'He ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır.'Ağa 'Abdullah' diye adini , arkasından 'CCizrelioglu'diye soyadını yazmaya başlamış ki; kalakalmış, çünkü yaş gereği prostat.büyümüştür.


HHalka rezil olmak var. Alçak sesle Hasso'ya sormuş:-'Bakirler mi?'-'He ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öoyle?'Ağa Çaresiz:-'Ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu.'diye emretmis:


HHasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına eğilip :-'Ağam' demiş, 'Kırk yıldır kafama vvurdin, Salak dedin,sırtıma vurdin aptal dedin.Ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını ssen Yaz.


BBiRLİKTE ÇALIŞTIKLARINIZI EĞİTMEZSENIZ ....... TUTACAĞINIZ GÜN YAKINDIR.:))














































s








 



AAdam, geciktiğini ve hamile olduğunu soyleyen karısı ile tartışıyordu.

- "Karıcığım yanlışın var. Hamile kalman olanaksız. Çünkü Ben
oolağanüstü dikkatliyim. Bu denli dikkatli olmama karşın hamile kalmana
iihtimal veremem."

- "Kocacığım, ben bilmez miyim. Kaç gün geçti hamileyim işte."

Bu tartışmadan sonra, kalkıp kadının doktoruna, kadın-doğum uzmanına gitmişler.

İİyice muayene eden doktor da kadının hamile olduğunu söyleyince adam
sSİnirle İDDİASINI yinelemiş.

- "Doktor hanım! Ben çok dikkatli bir adamım. Bana göre hamile olması
oOlanaksız."

DDoktor Hanım:
- "Beyefendi, araba kullanırken de siz çok dikkatli ve hatasız
oolabilirsiniz. Ama herifin biri gelir, Langırt diye geçirir, şaşırıp
kkalır, nasıl olduğuna inanamazsınız."











Padişah



"Üç kez camiye gitmeyenler idam edilecektir"diye ferman buyurmuş Padişah;


Usulen idam edilmeden önce üç dilek yerine getiriliyormuş.


Üç kere camiye gitmeyen birini yakalamışlar ve idam edilmeden önceki üç di-


leğinisormuşlar;


-İlk dileğin nedir?


-Vezirin karısıyla birlikte olmak istiyorum!


Vezir" olmaz" desede Padişah "mecbur" demiş ve adam vezirin karısıyla bera-


ber olmuş.


İkinci dilek olarak Padişahın karısıyla beraber olmayı istemiş mahkum


Bu sefer padişah;"hayır" desede herkes itiraz edince mecbur kalmış razı olmuş


_Son dileğin?


Adam bir vezire bir padişaha bakmaya başlamış...Vezir bakmış namus elden gi-


decek:


-Ben bu adamı sanki camide gördüm gibi geldi ,deyince padişah:


-Ne gibisi! yanımda kılıyordu ya......

























Temel tutturur Fadime ye illaki ters ilişkiye gireceğim diye, Fadime ne kadar olmaz dediyse de, Temel yalvara yakara ters ilişkiye girmeye ikna eder...

Aradan üç gün geçmesine rağmen Temel, Fadime ile konuşmaz. 

En sonunda Fadime dayanamaz:

 "Temel bütün suç senin zorla ilişkiye sen girdin konuşmayacak birisi varsa oda benim" der.

Temelden tek bir cevap ben g.. verenler ile konuşmam.
























Nasa Mars'a adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de

geri dönemeyecekmiş.
İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:
- 1 Milyon Dolar demiş ve eklemiş - kızılhaça bağışlayacağım.
İkinci aday olan doktora  aynı soruyu sormuşlar. Doktor:
- 2 Milyon Dolar demiş. - Bir milyonunu aileme bir milyonunu da tıbbi
araştırmalara bağışlayacağım.
Üçüncü aday olan Temel aynı soruya:
- 3 Milyon Dolar diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az
isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel
yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle: - 1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars'a gönderiri









Adam kaynanasıyla birlikte Avrupa gezisine çıka­ caktı, arkadaşı sordu:
-Yahu sen hep kaynanandan yakınıp durmaz mıy­dın? Şimdi de Avrupa gezisine mi çıkarıyorsun?
-Ne yapayım kardeşim, sık sık Avrupa'yı görme­den Allah canımı almasın! deyip duruyor... Benimki, bir umut işte...










TRAFİK KAZASI



Bir kadınla bir adam arabalarıyla çarpışırlar.İkisininde arabası mahvolur.

Şans eseri ikiside hiç yara almadan kurtulur.Arabalarından sürünerek çıkarlar

ve kadın adama bakıp:

"Çok ilginç!Sen erkeksin bende kadın.Arabalarımız mahvoldu ama ikimizede hiç bir şey olmadı.

Bu belkide tanışıp ,dost olup ve hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamız için

bir işarettir "der.

Adam müthiş heyacanlanır:

"Evet,galiba haklısın"

Kadın;

"Arabam hurdaya döndü ama bu bir şişe şarap sapasağlam.Bu kesin bir işaret. Şarabı içip şansımızı kutlamalıyız"der ve şişeyi adama uzatır.Adam şişeyi açar,yarısına kadar içer ve tekrar kadına verir:

"Sen içmeyecekmisin?"Kadın cevap verir:

"Hayır ben polisi bekleyeceğim"











Kadın: Evlendiğimiz zaman, senin bütün üzüntülerini ve sorunlarını paylaşmak istiyorum.
Adam: Çok tatlısın hayatım... Ama çok şükür, benim hiçbir üzüntüm ya da sorunum yok....
Kadın: Ama daha evlenmedik ki



   
















NEYİ GÖRMEMİŞ






Şoför kullandığı taksiyle "Sağa dönülmez işaretine rağmen sağa saptığı sırada
trafik polisinin keskin keskin çalan düdük sesiyle birden yavaşladı, sonra yolun
kenarına çekilerek durdu. Trafik polisi, sağ elinde zin-

cirden tuttuğu düdüğü sallaya sallaya yürüyerek tak­ sinin yanına geldi, sert
bir sesle sordu:



— Levhayı görmedin mi?



Şoför, kabahatli olduğunu kabul etmenin rahatlığı içinde itirafta
bulundu:



— Görmesine gördüm de sizi görmedim...
















HOCA



Adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler.Oğlu hocaya gitmiş ve "Babam Cuma 

günü öldü ,öbür tarafta nasıl karşılanır? diye sormuş.Hoca sorar:

-Namaz kılarmıydı?

-Hayır! ama  Cuma günü öldü.

-Kumarı içkisi varmıydı?

-Hayır ama Cuma günü öldü.

 -Kumarı içkisi varmıydı?

-Vardı ama Cuma günü öldü.

-Yalan söylermiydi?

--Evet ama Cuma günü öldü;

Hoca sonunda sinirlenmiş ve Cuma günü ellemezler ama Cumartesi hallederler.


  









İNSAFLI
Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en
başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler.
Bagış toplama görevindeki kişi avukatı bagışta bulunması için ikna etmeye
çalışıyordu: "
-Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500 000 dolar,
ancak bu güne kadar hiç bir hayır işine bir kurus bağışta bulunmamışsınız. O
paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?" Avukat bir
süre düşündü, sonra: "
-Önce, arastımalarınız annemin uzun bir hastalıktan
sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir
kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?" Görevli utandı: "
-Sey, hayır."
"
-Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum
oldugunu?" Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye
çalışırken avukat onun sözünü kesti: "
-Ya da kızkardeşimin kocasının bir
trafik kazasinda öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?" Görevli
yerin dibine geçmisti, sadece, "
-Hayır, hiç bir bilgim yoktu ..." diye
mırıldanabildi. Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
"
-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?"






TEST



Ali, öğretmeni Ayşe Hanım'a giderek dersten sonra kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Öğretmen kabul etti ve sordu:
- Sorun nedir Ali?
- Ben bu sını
fın düzeyine göre fazla zekiyim. Bir üst sınıfa geçmek istiyorum.
İstek konusunda bilgi verilen müdür, Ali'ye bunun için bir testten geçmeyi isteyip istemediğini sordu. Ali tereddütsüz kabul etti ve test başladı.
- Söyle bakalım ali: 3x4?
- On iki
- Peki 6x6?
- Otuz altı müdür bey
- Japonya'nın başkenti?
- Tokyo.
Ve test bir saat sürdü, Ali hiç hata yapmadı. Test sonunda Ali'nin öğretmeni de soru sormak istedi. Ali ve müdür bu isteği kabul ettiler. Öğretmen sorulara başladı:
- İneklerde dört tane, bende iki tane olan nedir?
- Bacaklar öğretmenim!
- Doğru! peki; senin pantolonunun içinde olup, benim pantolonumun içinde olmayan nedir?
Müdür bu soruya çok şaşırdı.
- cepler öğretmenim.
- Kadınların tüylerinin en kıvırcık olduğu yer neresidir?
Velet tereddütsüz yanıt verdi:
- Afrika'dır öğretmenim.
- Yumuşak olup, kadınların ellerinde sertleşen nedir?
Müdür gözleri fal taşı gibi açılmış tam konuşacakken ali yanıtladı:
- Tırnak cilası.
- Peki. bekâr bir kadına göre evli kadında daha geniş olan nedir?
Müdür kulaklarına inanamıyordu.
- Yatak öğretmenim.
- Kadın vücudunda en nemli organ hangisidir?
- Dil öğretmenim.
Nefes nefese kalan müdür, testi bitirmeye karar verdi ve şöyle dedi: "Değil bir üst sınıfa, ben bunu doğrudan üniversiteye göndereceğim. Çünkü ben bütün sorulara yanlış cevap verd
im!" 






























 


Çocuk babasına sormuş:

-Baba biz nasıl olduk?

-Maymunlardan türeye,türeye biz olduk

Çocuk birde annesine sormuş;

-Anne biz nasıl olduk?

-Allah ,adem babayla ,havva anayı yaratmış ve nesilden nesile biz olmuşuz.

-Ama maymunlardan türeye ,türeye biz olduk dedi babam

-Anne cevap verir;o babanın sülalesi,bizi ilgilendirmez





(Darvin zamanında bile" biz Maymundanmı türedik "diye alay konusu olmuş.Darvin zamanında genler ,DNA bilinmiyordu.Maymunlarla bizim genlerimiz yüzde 98 aynı.İşin aslı Evrimin bir döneminde Maymunlarla insanların ortak bir atası var.Bu ortak atadan insanlar ve Maymunlar türemiş .E.S)







Bİ ÖPÜCÜKTEN NE ÇIKAR



Delikanlı kızı evine bırakmak için kapıya kadar getirir,elini duvara koyar:

-Bir kere öpeyim ,der."Olmaz babam,annem,kardeşlerim,hepsi yukarıda"der kız.

-Kimse görmez,bir defa öpeyim.

Bu sırada yukardan bir ses"abla babam diyorki";

-Öpecekse öpsün ,öptürecekse öptürsün .O hayvan oğlu hayvana söyle elini zilden 

çeksin
















Temel bir gün üstü başı perişan bir halde kahvehaneye gelmiş. Kahvedekiler telaşlanıp sormuşlar:- Temel bu halin de ne böyle?- Kaynanamı gömdük uşaklar.- Başın sağolsun da, bu halin nedir peki?- Biraz direndi de...










Tarih: 1960'lı yıllar.
Yer: Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
Olay: Nasıl olduysa 423 hasta, hastaneden kaçar ve Elazığ sokaklarına dağılır. Dönemin başhekimine danışırlar. Başhekim, 'bana bir düdük verin ve arkamdan gelin' der. Doktor önde, arkada 4-5 personel çıkarlar sokağa. Düüüüt, düüüttt diyerek trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girerek vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde ise sayı 600'ü aşmıştır.



 















Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar:
“Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?” Adam yanıtlar:
“Evet, asla bir başka kadına bakmadım.”
Sorgu meleği;
“Şuradaki Rolls-Royce’u görüyor musun? O senindir, istediğin gibi kullanabilirsin.”
Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır:
“Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim..Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık.”
Bunun üzerine sorgu meleği;
“Şuradaki Mercedes’i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın.” der ve üçüncü adama da sorar:
“Peki sen karını hiç aldattın mı?”
Adam yutkunur ve şöyle der:
"İitiraf edeyim ki bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım. Çok üzgünüm.”
Sorgu meleği;
“Pekala” der; “Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski Vosvos’u görüyor musun? Sen de burada onu kullanacaksın.”
Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Bir kaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce’unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar.
"Ne oldu sana?” der ikinci adam, “Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, her şey mükemmel ama sen niye bu haldesin?”
“Bugün karımı gördüm!” der birinci adam.
Diğerleri;
“Aaaa! Ne kadar güzel, peki derdin nedir?” diye sorarlar. Adam içini çeker:
“Bir kaykayla dolaşıyordu…”












Ekipman


  Bir çift, göl kıyısına tatile gider. Gölün bazı bölümlerinde balık avlamak
yasaktır. Adam yasak olmayan bölümlerde avlanarak, kadın da kitap okuyarak
günlerini gecirmektedirler. Adam bir öğleden sonra kestirmek üzere odasına
çekilince kadın, botla açılmaya karar verir. Botla açılır ve kitabını okumaya
başlar. Derken devriyeye çıkmış bir görevli kadını görür ve yanına yanaşır.


"Hanımfendi burada ne yapıyorsunuz?"



"Görmüyor musunuz kitap okuyorum."



"Bu bolgede balık avlamak yasaktır."



"Zaten ben de balık avlamıyorum."



"Ama gerekli bütün ekipmana sahipsiniz. Size ceza kesmem gerekiyor."



"Eğer böyle bir sey yaparsanız ben de bana tecavüz ettiğinizi soylerim."



"Ama size dokunmadım bile!"



"Ama gerekli tüm ekipmana sahipsiniz, değil
mi?"







Kücük John okuldan eve gelir ve uzgun bir sekilde, "Matematik
dersinden 1 aldim" der. Babasi hemen sorar, "Neden ?" "Ogretmen 3x2 kac eder?" diye sordu, ben de "6" dedim. Babasi hemen oglunu tasdikler ve
"Fakat bu dogru" der. Ondan sonra da "ogretmen 2x3 kac eder?" diye sordu.
"Has siktir, ne farki var ki ?"
"Ben de ogretmene aynisini soyledim









Temel bir Penguen bulur,elinden tutup dolaşmaya başlar. "Ne yapacağım buni"
diye de düşünmektedir ve İdris'le karşılaşır,
_Ula Temel nedir bu?
-Bende pilmeyrum daa,ne yapacağım diye düşüneyrum.
-İlahi Temel,düşünecek ne var,hayvanat bahçesine götürsene.Bu fikri benimseyen
Temel İdristen ayrılır ve birkaç saat sonra tekrar karşılaşırlar;Temelin yanında yine
Penguen vardır.İdris merakla:
-Uyy,hayvanat bahçesine götürmedinmi oni?diye sorunca,Temel:
-Götürdüm daa,şimdi de sinemaya götüreyrum



















Yahudi'nin biri oğluna sormuş.
-Eee oğlum,anlat bakalım bugün kaç para kâr ettin?
Çocuğun cevabı:
-Babacığım bugün otobüse binmedim arkasından koştum ve 1 milyon kâr ettim.
Baba sinirlenmiş:
-Aptal oğlum neden bir taksinin peşinden koşup da 5 milyon kâr etmedin, düşünsene?








Adamın biri ,high-tech bara gider;barmen yerine bir robot vardır


Robot;IQ nun nedir?


Adam 135


Robot hemen yıllanmış viski doldurur ve küresel ısınma,kuantum mekaniği


nano teknoloji..gibi konulardan sohbet açar..


Adam çok etkilenir ve robotu test etmek için tekrar bara gider


Robot IQ sorunca bu kez 85 der:


Robot hemen ona bir bira doldurur,Futbol,kadınlar,kağıt oyunları ve sevdiği yemeklerden sohbete gi-rişirler.


Adam çok şaşırır ve ertesi gün tekrar bara gider;


IQ nuz 55


Robot önüne bir ayran koyar ve sorar


-Eeee .n'aapcaz.Yine Ayni! partiye oy verecez dimi






















Birgün bir antropolog, bir fizikçi, bir matematikçi, bir kimyacı bir de jeologdan oluşan grup bir bölgede araştırma yapmak için açık araziye çıkmışlar..Sonra bir anda yağmur başlamış ve bunlar ıslanıp hasta olmamak için yakınlarda bulunan bir dağ evine giderler..Evin sahibi onları odada oturtur ve sıcak bişeyler getirmek için evin mutfağına gider..Odada oturan grubun ilgisi bir anda sobaya çevrilir..Çünkü adamın sobası yerden yarım metre yüksekte ve altında da taşlar diziliymiş..Hepsi bunu tartışmaya başlamışlar..

Fizikçi : – Köylünün sobayı yarım metre yükseğe kurmasının nedeni Konveksiyon sayesinde odanın daha çabuk ısınmasını sağlamaktır..der..

Kimyacı : – Köylü, Aktivasyon enerjisini varsayarak sobayı daha çabuk yakmak için yarım metre yükseğe kurmuş..der..

Jeolog : – Köylü, bu bölgenin fay hattına yakınlığını bildiğinden bir deprem esnasında sobanın yere değil de taşların üzerine devrilmesini ve dolayısıyla yangını önlemeyi amaçladığını söyler..

Matematikçi : – Köylü odayı daha verimli ısıtmak için sobayı geometrik açıdan odanın tam ortasına kurmayı amaçlamış..der..

Antropolog : – Bu köylü eski dönemlerdeki ateşe tapmak dinine bağlı olduğundan ateşe saygı mahiyetinde bu sobayı yarım metre yukarda tutmuş..der..

Bu esnada Köylü içeri girer..Hepsi birden Sobayı neden yarım metre yukarıda kurduğunu sorarlar..Köylü gayet saf bir şekilde şöyle cevap verir :

















UMUT



Bir öğle vakti, bir lokantada yemek yerken, yan masalardan birinde kanser uzmanı olduklarını anladığım 2 doktorun konuşmalarına kulak misafiri oldum.
Biri, yana yakıla şikayet ediyordu:
- "Bob, anlamıyorum bir türlü. Seninle ben aynı ilaçları, aynı dozda, aynı düzende ve aynı kriterlere göre uyguluyoruz fakat benim hastalarımın tedaviye cevap verme oranı yüzde 22, seninkilerin ise yüzde74 ki bu oranda bir iyileşme, metastaz kanserinde duyulmamış bir şey. Bunu nasıl başarıyorsun?"
Meslek taşı cevap verdi:
- "İkimizde tedavi için etoposide, platinum,oncovin ve hydroxyurea kullanıyoruz. Biliyorsun, biz doktorlar bu 4 ilacın ismini birleştirip kısaca "EPOH" demeyi adet edinmişiz.
Ben bu sıralamayı değiştirdim hastalarıma, kendilerine "HOPE" (ÜMİT) verdiğimi söylüyorum.
Böylece, durumları kötü olsa bile, onlara yinede bir ümidin var olduğunu hissettiriyorum..."







Genç ve güzel kadın doktora şikayetlerini anlatıyordu :
- Birincisinde yoruluyorum, ikincisinde göğsümde ve bacaklarımda ağrılar başlıyor, üçüncüsünde bayılacak gibi oluyorum, kalp çarpıntılarım ve nefes almam sıklaşıyor.
Doktor sordu :
- Neden birincisinden sonra vazgeçmiyorsunuz?
Genç kadın :
-Nasıl vazgeçerim doktor bey, ben dördüncü katta oturuyorum











Nasılsın?.




 


Bir  genç adam, İstanbul'dan Ankara'ya otobüsle giderken, verilen molada hemen
t    tuvalete koşturdu. Boş bir kabin bulup kendini oraya attı. Tam kabine girmişti
ki, yyan kabinden bir ses, "Merhaba" dedi. Adam saskin saskin, "Merhaba" diye
ccevap verdi.
sses devam etti:
"Nasilsin?"
illk defa başına böyle bir sey
geliyordu... yine de şaşkın şaşkın cevap verdi:
"Sağ ol, iyiyim. Sen
nasılsın?"
sses sordu:
"Ne yapıyorsun?"
Bir an tereddüt geçirdi. Adam
onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yyaptığını da biliyordu. Başka
bir şey söylemesi gerektiğini düşündü ve:
"Ben," dedi, "İstanbul'dan gelip,
Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?"
 Adamın sonraki cümlesi bu
muhabbeti sona erdirdi.
"Hayatim, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir
geri zekali var. Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor. Ben seni daha sonra
ararım."

































Kızının hamile olduğunu öğrenen anne bağırır;


-Kimden peydahladın söyle!


Kız bir telefon açar,bir süre sonra eve bir Ferrari yanaşır,içinden yakışıklı bir delikanlı iner


ve durumu anlatır.


-Efendim,ben konumum gereği kızınızla evlenemem,çocuk kız doğarsa 1


Milyounluk bir hesap ve bir villa,oğlan olursa 2 milyonluk hesap ,bir fabrika ve birde villa;


ama düşük yaparsa;tam o sırada kızın babası devreye girer


-Düşük yaparsa bir daha denersiniz,evladım.....
















 



ZEYBEKLER ve HORON


Bölgelet arası folklor yarışması düzenlenmiş;Finale karadeniz horon ekibiyle,Ege Zeybek ekipleri


kalmış ve Zeybekler kazanmış.Karadenizliler çok üzülmüş.Temel yenilginin nedenini açıklamış:


-Keşke bizde Zeybekler gibi düşüne ,düşüne oynasaydık













İmam Temel'e köyün en güzel kadını uğrar;


-Hoca efendi ,kocam benimle ilgilenmiyor,onu aldatacağım.


Acaba Cehennemde ne kadar kalırım?


İmam Temel başlar açıklamaya;


Köyün muhtarı ile aldatursan 6 ay,bekçı ile 1 yıl,öğretmenle olursa 2 yıl..


Kadın Temelin sözünü kesmiş;


-Peki köyün imamı ile aldatırsam  ne olur?


-Ulan kafir karu..Demek Cennete gitmek istiyorsun

















N.HOCA


Nasrettin Hoca,bir köye vaaz ve nasihat vermesi için davet edilir.Köye gelen hoca 


"bir kese altın verirseniz konuşurum,yoksa döner giderim"der.Çaresiz herkesten 


para toplayarak bir kese altını verirler.Harika bir konuşma yapan Hoca Cuma namazından çıkınca,aldığı bir kese altını iade eder.Madem geri verecektin niye istedin diye sorarlar:"Para ödediğiniz için dikkatle dinlediniz,birincisi bu...İkincisi de ...Cebinde para oldumu ,insan bir başka 


konuşuyor"




















Doktor


Doktor telaşla hastasını aramış; “Size bir kötü bir de çok kötü bir haberim var, önce hangisini söyleyeyim?” Hasta “Kötü olanı” demiş. Doktor hüzünlü bir ifadeyle 'Raporlarınıza göre 24 sat ömrünüz kalmış.' Hasta biraz şaşkınlık biraz da sinirle 'Bundan ddaha kötü ne olabilir ki?' diye sormuş. Doktor: 'Sizi dünden beri arıyorum fakat yeni ulaşabildim.”


























KİM?



 



Padişahın biri bir gün sarayının etrafına kocaman bir göl yaptırır.
Gölün içine bütün vahşi deniz yaratıklarını atar ve ülkenin dört bir yanına "her kim burdan yüzerek karşıya geçerse mirasım ve kızım onundur" diye mustular salar.
suya atlayan herkes ya geri döner ya da vahşi balıklara yem olur.Derken adamın birinin hiç ardına bakmadan son hızda yüzdüğünü görürler.
padisah nefes nefese kalmıs olan adama sorar:
-söyle bakalım kızımı mı istiyorsun?
adam hala nefes nefesedir:
-hayır.
-tahtımı mı istiyorsun?
-hayır
-E söylesene be adam ne istiyorsun benden.
-Onu bunu boşver de beni iten herifi bul bana..!!















TEMEL GÖKDELEN DE

Temel 30 katlı bir Gökdelenin 30.katından düşmektedir..

Temel düşerken katları saymaya başlar:

29,28,27...................................5,4,3,2 ve Temel "şükür" der ve

"Buraya kadar sağ salim geldik ..kaldı 3 metre..."








Karı koca oturmuş televizyon izlerken, erkeğin canı sevişmek ister. Gider mutfaktan bir bardak su ile iki aspirin getirir, karısına uzatır:
- Al karıcığım, sana su ve aspirin getirdim!
- Neden hayatım? Başım ağrımıyor ki?
- "Allaha şükür!"





*



Hırsızın Böylesi



Adamın arabası çalınır.2 gün sonra araba geri gelir ve bir not vardır;


"ÖZÜR DİLERİM.Arabanızı çaldım,karım doğum yapacaktı.Yarın tiyatroya eşiniz ve sizin için


2 bilet aldım.Hatamıtelafi etmek için bende orada olacağım"


Adam duygulanırla,eşiyle tiyatroya giderler;arabayı çalan ve getiren yoktur ama yinede memnun eve dönerler.


Ev soyulmuştur ve duvarda bir not vardır?


-TİYATRO NASILDI?













Nasreddin Hoca, Akşehir'de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış:
- Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.
Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp:
- Doğru mu bunlar? diye sormuş.
- Evet, demiş fakir adam.
- Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.
Zavallı fakir, kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Hoca'ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da:
- Haydi demiş aldın işte alacağını. Aşçı:
- Nasıl olur? diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap vermiş:
- Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan akçenin de sesini alır elbet!











  











Kaptan Temelin Gemisi büyük bir fırtınaya yakalanır ve batar.Bütün



Tayfalar ölür bir tek Temel kurtulur



"Bende ölseydim büyük bir Facia olacaktı" der Temel


 







    Trabzonlu.De bakalım Nasıl hak ettim?



"Bayramın ikinci günü oradaki bazı arkadaşları ziyaret etmek için dolmuşa bindim. Dolmuş durağında bekleyen minübüse insanlar gelip oturuyorlar ve minibüsün dolmasını bekliyorlardı. Ben de oturdum ve gazetemi okumaya başladım. Minibüs muavini olan genç yaşta bir adam kızgın bir sesle birşeyler söylüyordu, ama ben pek dikkatimi vermedim, gazetemi okumaya devam ettim



Bir ara şak diye bir tokat sesi duydum. Baktım, minibüs muavini, yaşlı adama bir toHemen gazetemi topladım, garda geçtim. Çünkü Karadeniz uşağı kızdı mı hemen tabancasına davranır, böyle bir durum olursa oradan fırlayıp kaçacaktım. Ama, çok ilginç birşey oldu. Yaşlı adam, genç muavine döndü ve şöyle konuştu: (Bölge müdürü Karadenizli olduğu için yaşlı adamın şivesini çok iyi taklit edebiliyordukat atmış.(Devamı aşağıda)







Ha sen bu tokadı attın. Besbelli ki hak ettim. Ama, ben bilmiyorum nasıl hak ettim. De bakalım, nasıl hak ettim?

Genç muavin tekme tokat bekler bir durumda iken bu sözlerle karşılaşınca, şaşkınlıktan ağzı bir karış açık kaldı.
" Savaşçı" adlı kitabından     Doğan Cücenoğlu 








Temel bir gün Trabzon'a gidecek, terminalde otobüse biner ve şoför koltuğuna oturur.
- Ya hemşerim senin yerin ora değil sen arkaya geç, derler ama laf anlatamazlar. Sonunda biri gelir Temel'in kulağına bir şeyler fısıldar, Temel hemen en arka beşli koltuğa geçer. Merak edenler sorar:
- Ne söyledin?
Adam da:
- O koltuk Trabzon'a gitmiyor, arka beşli gidiyor dedim, der









Atatürk köşkü Trabzon



MAFYA ve DİLSİZ TETİKÇİ


  Mafya babası korumaya aldığı müesseselerden haraçları toplamak için yeni bir tetikçi bulur. Seçtiği adam sağır ve dilsizdir. Baba, yeni tetikçinin polisin eline geçerse, fazla bir şey anlatmasının mümkün olamayacağını düşünür. Bir gün ödemelerin geciktiğini fark eden Baba, adamlarını tetikçiye gönderir ama sağır ve dilsiz bir tetikçiyle anlaşmaları mmümkün olmaz.


Bunun üzerine, Baba, tetikçiyi odasına aldırtır. Bir de işaret alfabesi bilen tercüman bulurlar.

Tercüman işaretle sorar:

“Para nerede?..”

Sağır dilsiz işaretle yanıt verir:

“Ne parası? Benim paradan haberim yok… Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.”

Tercüman iletir.

“Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş..”

Baba 38'liğini koltuk altından çekip tetikçinin beynine dayar.

“Şimdi sor bakalım, para nerede?..”

Tercüman yine sorar:

“Para nerede?.”

Tetikçi:

“Central Park’ta, Batı 78'inci Caddeye açılan kapıdan girince soldan üçüncü ağacın kovuğunda 100 bin dolar var.”

Baba öfkeyle gürler:

“Ne dedi?..”

Tercüman:

“Diyor ki hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş. Ayrıca diyor ki, o tetiği çekecek yürek yokmuş sizde!”



 




Ben Sizin Kadar Güzel Anlatamıyorum


İki aile varmış ve her iki ailenin de birer kız çocuğu varmış. Bir gün misafirlikte sohbete başlamışlar;

-Eee sizin kızdan ne haberı..

-Valla işte ne olsun biliyorsunuz işe girdi geçen sene. Başını kaşıyacak vaktiyok. İlk başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu. Sonra hafta sonları da çalışmaya başladı. Patronu çok sevmiş her işi ona veriyormuş. Derken Ankara seyahatleri başladı. Bizimki çanta sekreter gibi patron nereye o oraya. Sonra Paris seyahatleri filan en sonunda bu iş böyle olmayacak dediler, patronu ev tuttu. Deli gibi çalışıyor evladım. Eee , peki sizinki ne alemde ı

-Valla bizimki fahişe oldu, inanın ben sizin kadar güzel anlatamıyorum ...















 









Parasüt Kursu



Temel havacı olarak askere gider ve bir gece rüyasinda annesini görür. Annesi der ki :

- Oğlum yarin sakin parasütle atlama senin parasüt açilmayacak...

Sabah olur uçaga binerler atlama sırası Temel e gelir komutan sorar :

- Neden atlamiyorsun asker?

Temel komutana ruyasini anlatir. Komutan o zaman gel parasutleri degistirelim

der. Degistirirler ve Temel atlar açar parasütünü yavas yavas asagi süzülür.

Bu esnada komutan atlar ve parasütü açilmaz tam Temel in yanindan  hızla aşağı düserken:

Ananı ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,










 Genç deve annesine sormuş:
'Anne niye bizim ayaklarimiz bu kadar büyük?”
Anne cevap vermiş:
'Çölde kuma batmamak için.”
Genç deve tekrar sormuş:
'Peki kipiklerimiz niye bu kadar gür?'
Anne tekrar cevap vermiş:
'Çölde kum firtinalarinda kum kaçmasın diye.”
Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
'Bizim niye hörgüçlerimiz var?”
Anne deve sabırla yanıtlamış :
'Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.”
Sonunda dayanamayan genç deve son bir soru sormuş :
'Peki annecim, biz Ankara Hayvanat Bahçesi'nde ne halt ediyoruz?”


















Temel otobüs yolculuğu sırasında mola yerinde inerek tuvalete gitmiş. Tuvalete girdikten kısa süre sonra, yan tuvaletten bir ses gelmiş:
-   Merhaba! Temel bu sesi duyunca önce ne yapacağını şaşırmış, sonra gayri ihtiyari '   Merhaba' demek zorunda kalmış.   Hemen ardından :
- Nasılsın? diye ses gelmiş.
   Temel yine şaşırıp muhabbete devam etmiş.
- iyiyim teşekkür ederim siz nasilsinuz?
  Yan tuvaletten cevap gelmiş :
- Ne yapıyorsun? Bu soruyu duyan Temel, soruyu soranın o an ne yaptığını tahmin edeceğini düşünerek konuyu dağıtmak için :
-  Trabzon dan izmir’ e cideyrum demiş. Ya siz? Yan kabinden sinirli ses tonu ile cevap gelmiş :
- Aşkım şimdi telefonu kapatmak zorundayım. Yan tuvalette adamın biri var, sana  sorduğum soruları cevaplıyor.


























T








 



   Damat Testi
Kaynananın biri damatlarının kendisini ne kadar çok sevdiğini ölçmek istiyormuş...Bunun içinde çok güzel bir plan yapmıs...İlk olarak büyük damadını kendisiyle bir sahil yürüyüşü yapmaya davet etmiş...Damat kabul etmiş ve yürüyüşe çıkmışlar...Kaynana bi an kendini suya atmış ve baslamıs bagırmaya imdaaaattt boğuluoyrum die...Büyük damat hemen kadını kurtarmıs ve ertesi gun kapılarının önünde son model bi araba gormus ustunde bir not varmıs "tşk ler ben kaynanan".Kaynana aynı seyı ortanca damata uygulamıs o da kurtarmıs kadını tabi ertesı gun kapılarının onunde son model bır araba ustunde aynı not yazılıymıss...Sıra gelmiş küçük damata.....Kaynana yine aynı numarayı yapmış fakat küçük damat kurtarmamış ve hemen ordan uzaklasmıs...Ve ertesı gun yıne kapılarının onunde son model bır araba ...Bu sefer ustunde su not yazılıymıs " Teşekkürler Ben Kayınbaban" =)).....






 
NASA, Mars’a adam gönderecekmiş. Yalnız 1 adam gönderilip gönderilen kişi bir daha dünyaya gelmeyecekmiş . İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:


'1 milyon dolar' demiş ve eklemiş 'UNESCO'ya bağışlayacağım'.
İkinci aday olan doktora da ilkine sorulan soru tekrar sorulmuş, doktor:
'2 milyon dolar' demiş, 'bir milyonunu aileme, bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım.'
Üçüncü aday olan Temel aynı soruya,
'3 milyon dolar' diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istediğini sormuşlar. Temel yetkililerin kulağına fısıldayarak sessiz bir şekilde:
'1 milyonunu ben alırım, 1 milyonunu size veririm, ilk adayı da Mars’a göndeririz














                     TESADÜF BU YA!


Kopenhag'da bir genç doğum kliniğine girip da­nışmaya başvurdu:



— 48 numaralı odada yatan genç kızla görüşmek istiyorum.



Nöbetçi hemşire sordu:



--Hay hay! Siz nesi oluyorsunuz hastanın?



--Ben mi? Erkek kardeşi?



Bu sırada hemşirenin yanında duran hanım hemen atıldı:



— Öyle mi? Çok memnun oldum tanıştığımıza. Ben



de annesiyim



  





SON  UMUT





Adam kaynanasıyla birlikte Avrupa gezisine çıka­ caktı, arkadaşı sordu:







  • Yahu sen hep kaynanandan yakınıp durmaz miy­
    din? Şimdi de Avrupa
    gezisine mi çıkarıyorsun?




  • Ne yapayım kardeşim, sık sık Avrupa'yı görme­
    den Allah canımı almasın!
    deyip duruyor... Benimki, bir
    umut işte...







Bir çift, göl kıyısına tatile gider. Gölün bazı bölümlerinde balık avlamak yasaktır. Adam yasak olmayan bölümlerde avlanarak, kadın da kitap okuyarak günlerini geçirmektedirler. Adam bir öğleden sonra kestirmek üzere odasına çekilince kadın, botla açılmaya karar verir. Botla açılır ve kitabını okumaya başlar. Derken devriyeye çıkmış bir görevli kadını görür ve yanına yanaşır.


'Hanımefendi burada ne yapıyorsunuz?'

'Görmüyor musunuz, kitap okuyorum.'

'Bu bölgede balık avlamak yasaktır.'

'Zaten ben de balık avlamıyorum.'

'Ama gerekli bütün ekipmana sahipsiniz. Size ceza kesmem gerekiyor.'

'Eğer böyle bir şey yaparsanız ben de bana tecavüz ettiğinizi söylerim.'

'Ama size dokunmadım bile!'

'Ama gerekli tüm ekipmana sahipsiniz, değil mi













Temel ve Golf



İngiliz "Golf için sopa,top ve bir delik gerekir. Bende sopa var."Fransız "Bende de top var." Temel; biraz düşünmüş "Ben oynamıyorum ula!"








CENNET AVUKATI

Evlenme hazırlığı içindeki çift,trafik kazasında ölürler ve Cennete giderler,Durumu

görevli meleğe anlatırlar ve Evlenip ,evelemeyeceklerini sorarlar,

-Bir araştırayım,der melek.Aradan bir-kaç ay geçer ve Melek gelir ve mağdur çifte 

sevinçli haberi verir

-Herşey ayarlandı sizi evlendirebiliriz!Damat adayı,peki der fakat "biz düşündükte,

evliliğimiz yolunda gitmesse boşanabilirmiyiz?"

Görevli Melek çok çok kızar ve gök gürültüsünü andıran bir sesle cevap verir:

-Siz manyakmısınız!Cennete nikahınızı kıydırabilmek için üç ay uğraştıktan

sonra bir imam bulabildim.Cennette bir Avukat bulmak ne kadar sürer biliyormusunuz
















    Temel,Dursun ve İdris ortak inşaat yapmışlar.Sabah olmuş 


    bina yıkılmış,Dursun ağlamaya başlamış:


    -Gitti demirum,çeliğum


    Diğer taraftan idris ağlamaya başlamış:


    -Gitti kumum,çakılım


    Temel geçmiş karşılarına atmış,bacak bacak üstüne:


    -İyiki çimento kymamışım,yoksa bunlar gibi ağlayacaktum













        TU Tİ  TU TU TU

      Temel İngiltere de lüks bir Otele yerleşir.

      Oda servisini arayıp:

      -tu ti tu tu tu, der

      Oteldekiler hiç bir şey anlayamazlar ve

      bir çevirmen bulurlar;

      _2 Çay,222 ye











      PADİŞAH ÖDÜLÜ

      Eğlenmek isteyen padişahın biri bir gün, “Kim bana bir yalan söyleyebilirse bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş. Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana; 
      Biri “Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü” demiş.
      Padişah:
      -Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür yuvasına tabii.
      Başka biri:
      -Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
      Padişah:
      -Ülkenin kralı pencereden bakınırken tacını düşürmüştür. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiştir. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
      Bir başkası:
      -Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
      Padişah:
      -Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç sonbaharda yapraklarını dökünce ok da takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
      Böylece padişah her yalana bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
      Sonra Kayseri’den bir adam gelmiş, padişahın huzuruna çıkmış.
      -Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen, o zaman da borcunu öde bir zahmet!







      Temel otobüs yolculuğu sırasında mola yerinde inerek tuvalete gitmiş. Tuvalete girdikten kısa süre sonra, yan tuvaletten bir ses gelmiş:

      - Merhaba!


      Temel bu sesi duyunca önce ne yapacağını şaşırmış, sonra gayri ihtiyari "Merhaba" demek zorunda kalmış.


      Hemen ardından  :

      - Nasılsın? diye ses gelmiş.


      Temel yine şaşırıp muhabbete devam etmiş.

      - iyiyim teşekkür ederim siz nasilsinuz?


      Yan tuvaletten cevap gelmiş :

      - Ne yapıyorsun? Bu soruyu duyan Temel, soruyu soranın o an ne yaptığını tahmin edeceğini düşünerek konuyu dağıtmak için :

      - Trabzon dan izmir’ e cideyrum demiş.  Ya siz? Yan kabinden  sinirli ses tonu ile cevap gelmiş :

      - Aşkım şimdi telefonu kapatmak zorundayım. Yan tuvalette adamın biri var, sana sorduğum soruları cevaplıyor.









      Trafik polisi Temel, sarışın bir kadın sürücüyü durdurur ve ehliyetini sorar. Kadın çantasını kucağına alıp aramaya baslar; ancak uzun süre geçmesine rağmen bir türlü aradığı şeyi bulamaz.

      Temel beklemekten bunalır ve sabırsız bir ifadeyle kadına söylenir:

      - Hanımefendi, aradığınızı bulamadığınız anlaşılıyor. Üzerinde kendi resminizin olduğu şeyi göstereceksiniz, acele edin lütfen.

      Kadın bu uyarı üzerine telaşlanır ve kısa bir süre sonra 'Hah buldum' diye sevinçle çığlık atıp çantasındaki makyaj aynasını Temel'e uzatır.

      Temel aynayı ciddiyetle inceler ve kadına dönüp kibar bir ifadeyle konuşur:

      - Buyrun ehliyetinizi hanımefendi. Özür dilerim, polis olduğunuzu söyleseydiniz durdurmazdım.















      DENİZ ve ORUÇ



      Nasrettin Hocaya sormuşlar;

      "Denize girsek oruç bozulurmu"?

      Hoca:Oruçken denize girerseniz orucunuz bozulmaz ammaa deniz size girerse...



      Cenazenin neresinde durmalı



      Yine bir gün komşudan biri vefat etmişti.Herkes işi bırakıp cenazeye gitmişti. 

      O sırada bir adam Nasreddin Hoca'ya yaklaşarak; "Hocam size sorum olacak" der ve şöyle devam eder:

      -Acımız fazla büyük elbette sabretmeli, cenaze gotürürken neresinde gitmeli? Hoca:

      -Elbette sonu budur her kulun, tabutta bulunma da nerde isterse orda bulun!





      KEDİ VE CİĞER

      Hoca, bir sabah evden çıkarken ‘‘Hanım canım çekti, bu akşam güzel bir ciğer yahnisi yiyelim, ben ciğeri alır sana yollatırım'' demiş.



      Kasaptan iki okka ciğer alıp eve göndertmiş. Hocanın hanımı, yahniyi hazırlayıp pişsin diye ocağın üstüne koymuş. O arada iki çift laf etmek için komşuya geçmiş. Ama çeneye dalmış. Ateşte yemek olduğunu unutmuş. Birden hatırlayıp telaşla eve dönmüş; bir de ne görsün, ciğer yahnisi kömür olmuş. Tabii çok üzülmüş. Üstelik kocasından laf işiteceğinden, içini bir korku almış. Akşam hoca, daha kapıdan girer girmez ‘‘Hanım hazır mı ciğer yahnisi? Karnım da çok aç, getir de yiyelim'' diye gürleyince eli ayağına karışmış. ‘‘Hoca efendi, yolladığın ciğerleri nankör kedi yedi'' diye yalanı kıvırtıvermiş. Hoca, durumda bir anormallik olduğunu sezinlemiş. Gel pisi pisi, deyip kediyi yanına çağırmış. Sonra hayvanı ense derisinden tutup havaya kaldırmış. ‘‘Hanım söyle bakalım''demiş, ‘‘Şu havaya kaldırdığım kedi, gelse gelse iki okka gelir. Eğer elimdeki şey kediyse, ciğer nerede? Yok bu şey ciğerse, kedi nerede?''





      DÜNYANIN MERKEZİ

      Nasreddin hocaya bir gün sorarlar:

      -Hocam dünyanın merkezi neresi?

      Hoca bulunduğu yeri göstererek:

      -İşte tam burası.

      -Aman hocam olur mu?

      -İnanmazsan ölç de bak!









      BAKLAVA

      Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır.

      - “Hocam, biraz önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu…”

      - “Bana ne!”

      - “Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu.”

      - “O zaman sana ne!”







      Nasrettin Hoca ölüm döşeğinde iken karısını yanına çağırır.

      -Hanım iyice süslen,tak takıştır,

      -Ayol sen bu durumdayken süslenmek olurmu?

      -Olur der Nasrettin Hoca:"Azrail  gelince belki seni beğenir.
















      Trafik polisi Temel, sarışın bir kadın sürücüyü durdurur ve ehliyetini sorar. Kadın çantasını kucağına alıp aramaya baslar; ancak uzun süre geçmesine rağmen bir türlü aradığı şeyi bulamaz.

      Temel beklemekten bunalır ve sabırsız bir ifadeyle kadına söylenir:

      - Hanımefendi, aradığınızı bulamadığınız anlaşılıyor. Üzerinde kendi resminizin olduğu şeyi göstereceksiniz, acele edin lütfen.

      Kadın bu uyarı üzerine telaşlanır ve kısa bir süre sonra 'Hah buldum' diye sevinçle çığlık atıp çantasındaki makyaj aynasını Temel'e uzatır.

      Temel aynayı ciddiyetle inceler ve kadına dönüp kibar bir ifadeyle konuşur:

      - Buyrun ehliyetinizi hanımefendi. Özür dilerim, polis olduğunuzu söyleseydiniz durdurmazdım...'

















      Kavuğun içinde ben de vardım 

      Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki: – “Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Neydi o?” Hoca: – “Hiç sadece hanımla biraz tartıştık kavuğum merdivenlerden yuvarlandı”, demiş. Arkadaşı: – “Yahu hocam hiç kavuktan bu kadar ses çıkar mı?”, demiş. Hoca da: – “Ya anlasana içinde ben de vardım”, demiş.








      Kadınların gidip kendilerine erkek (koca) seçebilecekleri bir erkek

      dükkanı (mağazası) açılmıstır.

      Mağaza 5 katlıdır ve her kat

      çıkıldıkca, erkeklerin nitelikle...ri de yükselmektedir.


      Mağazada sadece tek bir kural geçerlidir: herhangi bir katın

      kapısından

      içeri giren kadın, o kattan alış-veriş etmek zorundadır ve eğer bir

      Üst kata çıkmak isterse, tekrar asağı katlara inemez


      Bir gun bir grup kız arkadas, kendilerine erkek seçmek için

      mağazaya gider..

      Ve....

      1.KAT'ın kapısında şunlar yazılıdır:

      -"Bu kattaki erkeklerin

      çalışacak bir işleri var ve cocukları da severler".


      Kızlar yazılanları okur ve şöyle derler:

      -"Eh, hic yoktan iyidir ama

      bir de üst kata bakalım".


      2. KAT'ın kapısında yazılanlar:

      -"Buradaki erkeklerin iyi bir işleri

      var, çocukları severler ve son derece yakışıklıdırlar.


      Kızlar:

      -"Hmmm, hic fena değil ama acaba bir üst katta ne var ?"


      3. KAT :

      -"Buradaki erkeklerin çok iyi birer işleri var,

      çocukları severler, son derece yakışıklıdırlar ve ev işlerine de

      yardım ederler".


      Kızlar:

      -"Aman Tanrım, cok etkileyici ama yukarıda başka katlar

      da var."


      4. KAT :

      -"Buradaki erkeklerin işleri çok iyi, çocukları çok

      severler, gayet yakışıklı olup, ev işlerine yardım ederler ve ayrıca

      son derece romantiktirler".


      Kızlar çığlık atmaya başlarlar:

      -"İnanılmaz, bir üst katta bizi neyin beklediğini bir düşünün ve bir kat daha çıkarlar.


      5.KAT


      Bu kat boştur."Kadınları tatmin etmenini mümkün olmadığını göstermek için konulmuştur"











      Temel,apartımanın 10.katında oturan arkadaşı Dursun'u ziyarete gitmiş.

      Dursun kapıyı açıp Teme'i soluk soluğa görünce;

      -N'oldi Temel soluk soluğasun?

      -Merdivenleri çıktım da ondan!

      -Ula,niye asansöre binmedun?

      -Sorma uşağum,asansörde 6 kişiliktir yazayidi;bekledum,bekledum 5 kişi

      gelmedu,bende merdivenlerden çiktum







      ADEM İLE HAVVA HANGİ MİLLETTEN?



      Bir Fransız,bir Alman ve bir Türk müzede'ADEM VE HAVVA CENNET BAHÇESİNDE'

      tablosuna  bakıyorlarmış:

      Alman;"Bedenlerinin kusursuzluğuna bakarmısınız?Adem ile havva mutlaka Alman olmalı" 

      demiş.

      Fransız ,Alman'ana karşı çıkmış;"Havva nekadar güzel,Adem ne kadar yakışıklı.Bu çekicilik

      ancak Fransızlarda olur"

      Türk;"Bunlar kesin Türk.Üstte yok,başta yok,elmadan başka yiyecek yok,ama hala kendilerini cennette sanıyorlar"





















      Etiketler:

      0 Yorum:

      Yorum Gönder

      Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

      << Ana Sayfa